10 yıl sonra tüm ulaşım elektrikli araçlarla olacak

10 yıl sonra tüm ulaşım elektrikli araçlarla olacak

Bireysel olarak iklim krizinin farkında olup bu duruma önem göstermek ne kadar önemliyse şirketlerin ve ülkelerin politikalarını bu sorun çerçevesinde yürütmesi bir o kadar önemli. Çevre kirliliğinin bu denli arttığı günümüzde elektrikli araçlar bu yaraya merhem olup hayatımızdaki yerini sağlamlaştırmak için iş başında. Sürüşlerde 300 binden fazla ağaç dikme etkisi yaratan Martı’nın kurucusu Öktem ile konuştuk… 

2017 yılında global bazda sadece 11 milyon dolarlık bir pazara sahip olan paylaşımlı scooter pazarı iklim krizi, giderek artan akaryakıt pahalılığı, şehir kalabalığı ve park sorunu derken aradan geçen 5 yılda 1.8 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Statista verilerine bakılırsa 2026’ya kadar bu rakamın 2.9 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bireysel kullanım pazarıyla birlikte ise e-scooter pazarının 2030’da 40 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. İşte bu trend içerisinde Martı , 2019 yılında Türkiye’de yepyeni bir fikir ve alternatif vaadiyle hayatımıza giriş yaptı. Kısa bir süreden bahsediyor olsak bile özellikle şehir hayatında Martı daha kolay ve ucuz yolculuğu öncelikli tercih listelerine ekledi. Öyle ki bu cesur girişim, 3 yılda milyonlarca kayıtlı kullanıcıya ulaştı. Elbette Martı’yı diğer bazı girişimler de izledi. Fakat Martı, piyasa yapıcı olarak kalmaya devam etti.

“20’yi aşkın şehirde 1800’ü aşın çalışanımız var”

Martı’nın kurucusu Oğuz Alper Öktem, kız kardeşi Sena Öktem ile Martı’nın ortaya çıkış hikayesini anlatırken Los Angeles’ta dahi 100 tane elektrikli scooter olduğunu, bu projenin Türkiye’ye uyup uymayacağı konusunda gerekli riski almaktan çekinmediklerinin altını çizdi. Öktem, “İnsanlar sever mi sevmez mi belli değildi. Biz o riski aldık. Öngörülerimize güvendik, ülkemize uyacağını biliyorduk ve çalışmalarımıza bu yönde başladık. İnsanlar Martı’yı çok sevdi ve benimsedi. Sektörde tek olmamızın en önemli sebepleri; doğru yer, doğru zaman, doğru iş modeli ve tabii ki başarı hırsı. Şimdilerde 20’yi aşkın şehirde hizmet veriyoruz. 1800’ü aşkın çalışanımız var.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’deki toplam ağaçların yüzde 1’inin doğaya sağladığı katkıyı tek başımıza sağlayacağız”

Martı, Türkiye’de mikro mobilite akımına liderlik ediyor. Düşük karbon salınımı ile çevreyi korumak şirketin önceliklerinden biri… Dünyada politikaların dahi iklim krizini birinci maddede tutarak şekillendiği bir sistemde, ülkemizde bir teknoloji şirketinin iklim krizini misyon olarak belirlemesi önemli. İklim krizi ile mücadelenin Martı’nın attığı adımlarda ne kadar etkin olduğu sorusunu yönelttiğimizde Oğuz Alper Öktem şu cümlelerle yanıt veriyor: “Şu an sahada olan araçlarımızla, iklim krizinin ulaşıma dayalı etkisini azaltmada etkin rol oynuyoruz, oynamaya da devam edeceğiz. 2019’dan bu yana geçen 3 senede, 7 milyon kg CO2 salınımının önüne geçtik. Yine 300 binden fazla ağaç dikimi kadar etkimiz oldu sürüşlerimizle. Son hesaplamalarımıza göre de 2025 yılına kadar Martı, 6.6 milyon ağaca eşdeğer karbon emisyonunu önleyecek, yani başka bir deyişle Türkiye’deki toplam ağaçların yüzde birinin doğaya sağladığı katkıyı sağlamış olacağız. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak bizim en önemli motivasyon kaynaklarımızdan.”

“10 yıl sonra tüm ulaşım elektrikli araçlarla yapılacak”

Martı aynı zamanda Türkiye’de bir paylaşım ekonomisi alanı oluşturdu. Paylaşım ekonomisi; en basit anlatımla, bireysel olarak yeterince kullanılmayan varlıkların veya hizmetlerin çevrimiçi platformlar aracılığı ile bireyler arasında paylaşılmasına dayanan ekonomik bir faaliyet.

Öktem, 10 yıl sonra tüm ulaşımın paylaşımlı ve elektrikli araçlarla yapılacağını öngördüklerini, kişisel araç sahipliği tamamen bitmese de, yüzde 80’inin paylaşım ekonomisi bazında olacağını düşünüp, çalışmalarını bu yönde devam ettirdiklerini belirtti.

“22,5 saat boş yatan yüzbinlerce liralık arabalar sorunu”

Martı’nın kurucusu iddiasını şu ifadelerle destekliyor, “Yapılan bir araştırmaya göre, ortalama biri arabasında haftalık 10 saat 50 dakika harcıyor. Bu da günlük olarak yaklaşık 1.5 saate denk geliyor. Sadece 1.5 saat kullanmak için 22.5 saat boş yatan, yüz bin liralar harcanıp sadece yüzde 6 kullanılan bir alet. Çok verimsiz. Bu tarz araçlarda kullanılan yakıtın yaklaşık yüzde 2’si yolcuları taşımak için harcanılıyor. Geri kalanı, bu tarz motorların enerjiyi verimli bir şekilde harekete dönüştürememesine bağlı olarak ısıya dönüşüyor ve aslında enerji aracı hareket ettirmek için kullanılamıyor. Yani ortalama bir sürücünün aracına koyduğu yakıtın yaklaşık yüzde yirmisi kişinin ulaşımında kullanılıyor. Bu da ayrı bir üzücü durum. Ulaşım sektörünün de dünya enerji tüketiminin yüzde 25’i olduğunu göz önüne alırsak, paylaşım ekonomisi en ideal çözümü sunuyor. Kişisel araba sahipliğinin azaldığı bir dünyada, araçların kaplayacağı yerden edilen tasarrufla; sokaklar tekrar yayaların olacak, salgılanan CO2 miktarı azalacak, otoparklar tekrar insan kullanımına açılabilecek, trafikte harcanan zaman bize kalacak. Sadece biz 3 senede kullanıcılarımızı 4 milyon saat trafikten kurtardık.”

Oldukça iddialı bir vizyon ama gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için de başka bir şansımız yok.  

“Martı arabalar yolda”

Geri dönüşüm konusuna da önem verdiklerinin altını çizen Oğuz Alper Öktem, kullanılmayacak duruma gelmiş araçları ve yedek parçaları direkt çöpe atmadıklarını söylüyor. Öktem, birlikte çalıştıkları ve yaratıcı projeler yürüttükleri birkaç atık yönetim ve geri dönüşüm firmaları olduğunu açıkladı. Ayrıca Öktem, “Martı ve Martı Motor ve Martı Moped’ler ile sokaklardayız. Martı arabalar üzerinde de çalışıyoruz” diyor. Berfin Nilgün Çipa/PARAMEVZU.COM