Merkez bankaları faiz artırmaya devam ediyor

Merkez bankaları faiz artırmaya devam ediyor

Dün ABD Merkez Bankası’nın (FED) ardından bugün de İngiltere Merkez Bankası ve İsviçre Merkez Bankası, faizleri arttırdı. Böylelikle küresel bankacılık sistemindeki çalkantılara rağmen merkez bankaları, yüksek enflasyonla mücadeleye devam edecekleri mesajını verdi

Yatırımcılar, Amerika’daki iki orta ölçekli bölgesel bankanın iflas etmesinin, küresel bankacılık sistemindeki çalkantıyı tetiklemesinden sonra merkez bankalarının para politikasını sıkılaştırmaya devam edip etmeyeceğini sorguluyordu.

İngiltere Merkez Bankası, art arda 11’inci faiz arttırımından sonra mali piyasalarda “büyük ve çalkantılı hareketlenmeler” olduğunu, ancak İngiltere’nin bankacılık sisteminin dayanıklılığını sürdürdüğünü bildirdi.

İngiltere Merkez Bankası, “Para politikaları kurulu, faiz artışının hanehalkları ve şirketlerin karşı karşıya olduğu kredi şartları üzerindeki etkilerini, buna bağlı olarak makroekonomi ve enflasyon görünümünü yakından takip etmeye devam edecek” dedi.

Piyasalardaki tedirginlik yatışsa da yaşanan çalkantılar, yatırımcıları gelecekteki zorlayıcı ekonomik koşullara ve kredi şartlarına uyum sağlamaya itiyor.

Avrupa bankacılık sektörü endeksi SX7P yüzde 1,7 değer kaybederken Alman bankacılık devleri Deutsche Bank ve Commerzbank hisseleri yüzde 2,1 ve yüzde 3,2 düştü. Merkezi Londra’da bulunan HSBC hisseleriyse yüzde 2,5 değer kaybetti.

Amerikan bankası First Republic’in hisseleriyse dün geriledikten sonra bugün piyasa açılışı öncesinde yüzde 2 arttı.

Durumları dikkatle izlenen diğer iki orta ölçekli Amerikan bankası PacWest ve Western Alliance hisseleriyse binde 8 ve yüzde 3 değer kazandı.

Bugün ayrıca İsviçre Merkez Bankası da gösterge faiz oranında 50 baz puanlık artış kararı açıkladı. Banka, Credit Suisse’in rakibi ve İsviçre’nin en büyük bankası UBS tarafından devralınmasının mali faciayı önlediğini kaydetti.

İsviçreli yetkililer, iki bankanın birleştirilmesi için 280 milyar dolar tutarında mali garanti sağlamıştı.

İsviçre Merkez Bankası Başkanı Thomas Jordan, düzenlediği basın toplantısında, “Şu anda mali istikrar sağlamaya ve iki bankanın birleşmesi anlaşmasının pürüzsüz ve hızlı olarak tamamlanmasına odaklanmalıyız” dedi.

Avrupa’daki merkez bankalarının faiz arttırma kararları, FED’in dün faizleri 25 baz puan arttırmasını izledi. FED Başkanı Jerome Powell, bankacılık sektöründeki stresin kredi bulmayı zorlaştırabileceğini, bunun da yavaşlayan Amerikan ekonomisi üzerinde “ciddi” etkileri olabileceğini söyledi.

Avrupa bankacılık sektörüne ilişkin tavsiyesinin seviyesini düşüren yatırım bankacılığı firması Citigroup, faiz oranlarındaki hızlı artışın ekonomik faaliyetler ve kredi kurumlarının karlılık oranları üzerinde baskı oluşturacağı uyarısı yaptı.

Citigroup özsermaye stratejistleri, “Avrupa bankacılık sektörünün temelleri sağlıklı görünüyor. Ancak devam eden güven krizi, bankaların risk iştahını kısıtlayabilir ve kredi akışını azaltabilir” dedi.

Merkezi California’da bulunan Silikon Vadisi Bankası ve merkezi New York’ta bulunan Signature Bank’ın iflası sonrası, Credit Suisse’i kurtarmak için devreye sokulan plan, yatırımcıların kırılgan bir bankacılık sektörüne maruz kalma kaygılarını tetikledi.

İsviçre bankacılık denetleme kurumu FINMA, bugün, kurtarma adımının bir parçası olarak Credit Suisse’in bazı tahvil sahiplerinin büyük kayıplar vermesiyle sonuçlanan kararını savundu ve bu hamlenin, hukuki açıdan sorgulanamaz olduğunu kaydetti.

Credit Suisse hissedarlarının korunmasına öncelik veren ve AT1 olarak bilinen tahvillerin sahiplerine kayıp verdiren karar, 275 milyar dolarlık AT1 tahvil piyasasını sarsmıştı. FINMA, Credit Suisse’in 17 milyar dolar nominal değere sahip borçlanma aracı tier-1 (AT1) tahvillerinin değerinin sıfıra indirilmesine karar vermişti. Bazı Credit Suisse AT1 tahvil sahipleri, hukuki yollara başvuracaklarını kaydetmişti.

“CoCo (convertible bonds) tahvilleri” olarak da bilinen hisse senedine dönüştürülebilir şartlı AT1 tahvilleri, bir bankanın sermaye seviyesinin belirli bir eşiğin altına düşmesi halinde sermayeye dönüştürülebiliyor ya da siliniyor. Bu tahviller, 2008 küresel mali krizi sırasında olduğu gibi bankaları kurtarma yükünün vergi mükelleflerinin omuzlarına yüklenmemesi için tasarlanmıştı.

FINMA, “Credit Suisse’e ait AT1 enstrümanları, özellikle olağanüstü hükümet desteği verildiği durumlarda, bir bankanın varlığını sürdürmesinin şüpheli duruma düşmesi halinde, tamamen sıfırlanmak üzere tasarlanmıştı” dedi.

Credit Suisse’in AT1 tahvillerinin sahiplerinin yatırımlarını kaybetmesi sonrasında bankacılık hisselerinde yaşanan hızlı düşüşler, Avrupalı yetkilileri, bankacılık sektöründeki krizlerle mücadele için oluşturulan bu aracı savunmak durumunda bıraktı.

Uzakdoğu ülkelerindeki yetkililer de yatırımcıların AT1 tahvillerine ilişkin kaygılarını yatıştırmaya çalışıyor. Ancak devam eden çalkantının yeni borç satışlarını durdurması olasılığı yüksek

Amerika’dan Japonya’ya birçok ülkeden yetkililer, piyasalara yansıyan mevcut çalkantının 15 yıl önceki küresel mali krizden farklı olduğunu, günümüzde bankaların daha çok sermayeye sahip olduğunu ve fonlara erişimin daha kolay olduğunu vurguluyor.

Ancak kimi gözlemciler, sosyal medya kullanımının yaygın olduğu günümüzde söylentilerin ve ani hareketlerin bankacılık sistemini daha kırılgan hale getirdiğini, bunun da denetleme kurullarının istikrarsızlığı gidermede daha çok zorlanması anlamına geldiğini kaydediyor.

Citigroup CEO’su Jane Fraser, dün Washington’daki Ekonomi Kulübü’nde yaptığı konuşmada, sosyal medyanın, müşterilerin mevduatlarını çekmek için bankalara hücum etmesinde “oyunun kurallarını tamamen değiştirdiğini” söyledi.