Prof. Bilge Yılmaz’dan 15 Mayıs mesajı

Prof. Bilge Yılmaz’dan 15 Mayıs mesajı

Millet İttifakı’nın ekonomi kurmaylarından olan Prof. Dr. Bilge Yılmaz, seçimi kazandıktan sonra, mazbatayı alana kadar piyasayı sakinleştiren açıklamalarla aşırı ya da zarar görülebilecek pozisyonlar alınmasına engel olacaklarını söyledi.

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Yılmaz, piyasalarda aşırı oynaklığın beklendiği ve öngörülemezliğin arttığı pazartesi sabahına hazır olduklarını söyledi.

Yılmaz, “Şeffaf, öngörülebilir, güvenilir politikaları halka ve tüm yatırımcılara net olarak anlatabilmek lazım. Onun için de daha göreve gelmeden, seçimi kazandıktan sonra, mazbatayı alana kadar bu tür açıklamalarla piyasayı sakinleştirip, aşırı ya da daha sonra zarar görülebilecek pozisyonlar alınmasına engel olacağız” dedi.

İktidarın “makro ihtiyati tedbir” adı altında kurduğu düzene son vereceklerini belirten Yılmaz, hepsinin birden aynı anda kaldırılması piyasada bir panik ve kaos yaratabileceği için, sırayla ve takvime bağlı hareket edeceklerini, bunun için yaptıkları çalışmayı da göreve başlamadan önce vatandaşlarla paylaşacaklarını duyurdu.

‘YAZ SONUNDA HİSSEDİLECEK’

Arz ve talebin fiyatları belirlediği, piyasada yeniden dengelerin oluşacağını ortamın yaz aylarının sonlarında görüleceğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, “Enflasyonun ciddi olarak kontrol altına alınmaya başlaması 2023’ün sonuna doğru hissedilecektir. İhtiyacı olan herkesin krediye ulaşabileceği bir para politikası izleyeceğiz. Oluşacak faiz, geçmişe dönük yüksek enflasyondan ziyade, bizim enflasyonu düşürme beklentilerimizi yansıtacak. Şirketler öngörülebilir bir ortamda oldukları için çok daha akıllı ve yatırıma yönelik davranacaklardır” açıklamasını yaptı.

“AKP iktidarda kalırsa Türkiye’nin ciddi olarak bir ödemeler dengesi krizi yaşayacağı ortada, bu durum kapıda” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Bilge Yılmaz, “Eğer Millet İttifakı olarak biz göreve gelmezsek ciddi olarak Türkiye ilaç mı alacak, yiyecek mi alacak, gaz mı alacak, petrol mü alacak, ara madde mi, hammadde mi alacak problemleri ile karşı karşıya kalacak. Biz göreve geldikten sonra bu gibi problemler hızla çözülecek. Çünkü doğru beklentileri ve doğru politikaları kullanacağız” dedi.

İLK 15 GÜN PLANI HAZIR

Göreve hazır olduklarını ifade eden Prof. Dr. Bilge Yılmaz, “Değişik senaryolara yönelik 100’er günlük planlarımız mevcut. 15 gün, 30 gün, 3 ay içinde hangi patikalar üzerinde, neler yapacağımızı biliyoruz, hepsine hazırız” dedi.

Konut krizine yönelik de hızla harekete geçeceklerini söyleyen Yılmaz, “Uzun vadede Türkiye’de yabancıya ev satmak mümkün olabilir ama kısa vadede, özellikle bizim yaşadığımız bir barınma krizi içinde kendi vatandaşlarımıza öncelik vermek zorundayız. Bunları hemen değiştireceğiz” diye konuştu.

Yılmaz şöyle devam etti: “Bunları hemen değiştireceğiz. Şu an ev stoku olup da piyasaya sürmeyen, çok fazla ev satın almış insanlara da doğru teşvik politikalarıyla o evlerini kiraya vermeye ya da satmaya teşvik edeceğiz. Ama uzun vadede, TOKİ asli görevine dönecek. Türk devletinin elinde de şu an ciddi miktarda arazi var. Buralara zengin ve orta üst kesim için değil, daha mütevazi gelire sahip vatandaşlarımıza uygun evler inşa edeceğiz. Bu Türkiye’nin 12 ile 24 ayda yapabileceği bir şey.”

“VARLIK FONU’NDAKİ VARLIKLAR HAZİNE’YE DÖNECEK”

Türkiye Varlık Fonu’na ilişkin de açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Bilge Yılmaz, “Varlık fonu yapı itibariyle yanlış bir yapı. Burada varlık fonuyla ulaşılmaya çalışılan hedef, devletin bazı varlıklarının, devletin bağımsız denetim kurumlarından uzaklaştırılması ve tamamen yolsuzluğa uygun bir platform oluşturulması. Varlık Fonu lağvedilecek. Oradaki varlıklar yeniden Hazine’ye ve diğer kurumların kontrolüne geri dönerek bağımsız denetime tabi olacak. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hakkı olan o kurumlar kimseye peşkeş çekilmeyecek” ifadelerini kullandı.

“DEPREMZEDELERİN EVLERİ HIZLA YAPILACAK”

Deprem mağduru vatandaşların önemli bir kısmının kendi imkanları olmadığına değinen ve ciddi olarak bir barınma krizi içinde olduklarına işaret eden Prof. Dr. Bilge Yılmaz, “Devlet, sosyal devlet olma özelliğini koruyarak bu insanlara ihtiyaç duydukları evleri, mümkün olan en hızlı şekilde yapacak” dedi ve ekledi:

“Ama bunun maliyetini bizim bir yıllık bütçeden karşılamamıza imkan yok. Buna gerek de yok, böyle bir zorunluluk da yok. Nasıl ki bireyler ev satın aldıklarında uzun süreli kredi ödüyorlar, devlet de bunun maliyetini yıllara yayacak. Bahsettiğiniz uzun vadeli kredilerle finansmanı sağlanarak, devletin uzun vadede ödeyeceği bir borç haline gelecek. Kısa vadede Türkiye’nin ödeme zorluklarını çözmemiz için bizim ilk önce doğru, şeffaf, öngörülür politikaları doğru bir iletişimle iç ve dış yatırımcılara anlatabilmemiz lazım. Bunu sağladığımız zaman Türkiye önümüzdeki on yılın en cazip yatırım yapılabilir ülkesi haline gelecek.”

“IMF’YE İHTİYAÇ YOK”

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, kısa vadede portföy yatırımlarını kullanarak Türkiye’nin ödemeler dengesi krizini de çözeceklerini belirterek, IMF tartışmalarına yönelik ise şu ifadeleri kullandı: “Millet İttifakı’nın IMF’ye ihtiyacı yok. IMF’de zaten Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak kaynak da yok. Biz aynı zamanda dünya ekonomisindeki gidişatın yarattığı, Türkiye için altın niteliğinde fırsatlardan da doğru şekilde yararlanacağız. Gelişmiş ülkeler tedarik zincirlerini yeniden tasarlayarak üretimde coğrafi olarak yakın oldukları, güvendikleri ülkelere ağırlık vermek istiyorlar. Türkiye’nin bu açıdan çok cazip bir ülke. Çok kaliteli mühendislerimiz, teknik elemanlarımız, işçilerimiz var. Avrupa’nın yanı başındayız. Altyapımız kuvvetli. Halihazırda tedarik zincirlerinin içindeyiz. Rekabet ettiğimiz Doğu Avrupa ülkelerinden kat kat ilerideyiz ve bu ülkelerin üretim kapasiteleri de dolmak üzere. Görevi devraldıktan sonra kısa süre içinde Avrupa Birliği ile gümrük birliğimizin çağın gerekliliklerine ve ihracatçı sektörlerimizin çıkarlarına uygun olarak modernize edilmesini müzakere edeceğiz. Böylece istihdam yaratan, teknolojik anlamda gelişmemizi sağlayan, giderek daha fazla katma değer üretmemize yardımcı olacak yatırımı da ülkemize çekeceğiz. Bu şekilde yaratılan zenginliğin adil paylaşılması için gerekli politikaları hayata geçireceğiz ve hem ücretlerin hem de alım gücünün artmasını sağlayacağız.”