Seçim öncesinde dolar paradoksu

Seçim öncesinde dolar paradoksu

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılması öngörülen Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde hükümetin döviz kuru politikasıyla ilgili gerilim artıyor.

TÜİK rakamlarıyla bile 24 yılın zirvesini gören enflasyonda baz etkisi kaynaklı düşüşü seçime giderken sürdürmek için hükümet uzun süredir dolar kurunu 18,60-18,80 aralığında tutabilmek amacıyla yoğun çaba sarf ediyor.

Kur korumalı mevduat, döviz işlemlerine dönük kısıtlamalar ve Merkez Bankası (TCMB) müdahaleleri ile hükümet dövizde sıkıyönetim uyguluyor.

Öte yandan, enflasyon artarken doların sabit kalması, son dönemde TL’nin reel olarak değerlenmesine ve emek yoğun sektörlerde ihracat için kur avantajının ortadan kalkmasına neden oldu.

Tekstil ve hazır giyim sektörleri, hükümetin döviz kuru politikasından en çok zarar gören sektörlerin başını çekiyor.

SANAYİDE VE TEKSTİLDE ÇARKLAR YAVAŞLIYOR

TCMB’nin bugün açıkladığı verilere göre, imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), ocakta bir önceki aya göre 1,2 puan düşüşle yüzde 75,3 seviyesine geriledi.

Böylece KKO, son 19 ayın en düşük seviyesini görmüş oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO da 20 ayın en düşük seviyesini gördü.

Hem yurt dışı pazarlardaki durgunluk hem maliyet artışları hem de TL’deki değerlenme nedeniyle sorunlar yaşayan tekstil sektöründe ise düşüş daha sert oldu.

Tekstil ürünleri imalatında kapasite kullanım oranı, ocakta bir önceki aya göre 1,9 puanlık sert düşüşle yüzde 69,4’e geriledi. Bu seviye, pandemi etkisiyle Temmuz 2020’de görülen yüzde 67,8 sonrasındaki 30 ayın en düşük seviyesi oldu.

Pandemi dönemi hariç tutulduğunda tekstilde kapasite kullanım oranında ocaktaki seviyeler en son 2009 krizi sırasında görülmüştü.

Hazır giyimde de kapasite kullanım oranı ocakta aylık 2 puanlık düşüşle yüzde 78,3’e geriledi. Bu seviye de 18 ayın dibi olarak kayıtlara geçti.

Demir-çelik sektörünü kapsayan ana metal sanayide de kapasite kullanım oranı ocakta 0,6 puanlık düşüşle yüzde 74,5’e geriledi. Bu seviye de 31 ayın dibi oldu.

Sanayi üretimi kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,3, bir önceki aya göre yüzde 1,1 gerilemişti. Yıllık bazda sanayi üretimi 29 ay sonra ilk kez azalmıştı. Kapasite kullanım oranı verileri, gerilemenin aralık ve ocak aylarında da sürmüş olabileceğine işaret ediyor.

İHRACATTA SORUN BÜYÜYOR

Tekstil ve hazır giyimdeki sorunlar, ihracat rakamlarına da yansımış durumda. Aralıkta bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat, tekstilde yüzde 14,3, hazır giyimde yüzde 5,5 oranında azalmıştı. Küresel enflasyon da göz önünde bulundurulduğunda bu iki sektörde ihracattaki reel düşüş daha yüksek oldu.

Sozcu.com.tr’ye konuşan tekstil sektörü temsilcileri, üretim ve ihracatta sorunun giderek büyümekte olduğunu, mevcut kur seviyelerinin sürdürülemez olduğunu dile getirdi.

TOBB Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayii Meclis Başkanı Şeref Fayat, tekstil ve hazır giyim sektöründe ihracattaki düşüşün nedenlerini 3 maddede sıraladı.

1- Maliyetler artarken dolar kurunun sabit kalması.

2- Ana pazar olan Avrupa Birliği ülkelerindeki ekonomik durgunluk.

3- Tedarik zinciri ve lojistikte normalleşme ile birlikte pandemi döneminde ortaya çıkan Uzak Doğu ülkelerine kıyasla Türkiye için doğan avantajın ortadan kalkması.

‘DOLAR EN AZ 23 TL OLMALI’

Dolar kurundaki baskının ve mevcut yatay seviyenin kendileri için artık sürdürülemez boyuta geldiğini belirten Fayat, bu durumu hem TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na hem de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye ilettiklerini ancak henüz sonuç alamadıklarını belirtti.

“Bu kur seviyesi ile rekabet etmemiz imkansız, avucumuzdan siparişler kaçıyor” diyen Fayat, dolar kurunun en az 23 TL, ülkenin risk primi düşünüldüğünde ise en az 25 TL olması gerektiğini dile getirdi.

Fayat, yurt içinde bile siparişlerin Bangladeş, Vietnam, Çin ve Hindistan’a kaymaya başladığını, bu bölgede yüzde 40’lık fiyat avantajı olduğunu, Avrupa pazarında da Kuzey Afrika’nın öne çıktığını belirtti.

Seçim döneminde kurun baskılanmaya devam etmesini beklediklerini belirten Fayat, “En azından kurda kademeli geçiş olması lazım, yoksa istihdam kayıpları da artar” uyarısında bulundu.

‘2 MİLYONLUK İSTİHDAM RİSK ALTINDA’

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya da kurdaki mevcut seviyelerin sürdürülemez olduğunu vurguladı.

2 milyon kişilik istihdama ve 34 milyar dolarlık ihracata sahip olan tekstil ve hazır giyim sektörlerinde son üç ayda pazar ve istihdam kayıplarının olduğuna işaret eden Kaya, ocak ayında da hazır giyim ihracatında yüzde 9’luk düşüş olduğunu belirtti.

İşçilik maliyetlerinin dolar bazında son dönemde yüzde 40 arttığını belirten Kaya, brüt asgari ücretin işverene maliyetinin 625 dolara yükseldiğini, bu seviyelerle rakip ülkelerle rekabet etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.

Kaya, ekonomi yönetimi ile yaptıkları görüşmelerden henüz sonuç alamadıklarını, geçici de olsa ihracatçıya yüzde 25 farkla özel kur ve kısa çalışma ödeneği uygulamalarını istediklerini ancak olumlu geri dönüş olmadığını belirtti.