“Seçimin galibini enkaz bekliyor”

“Seçimin galibini enkaz bekliyor”

Son iki yılda rekor enflasyon seviyelerinin görüldüğü ve TL’nin yaklaşık yüzde 60 değer kaybettiği Türkiye’nin uygulanan ekonomi politikalardan arta kalan hasardan toparlanmasının zaman alması beklenirken, iktidarı kim alırsa alsın 2023’ün kayıp bir yıl olma olasılığı yüksek görünüyor.

TCMB’nin faiz kararlarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İslami kuralları temel aldığı ideolojik yaklaşıma göre şekillendiği sürecin sona ermesi gerektiği ve ideolojik yaklaşım yerine ekonominin gerçeklerinin dikkate alınmasının zorunlu olduğu, muhalefet ve bazı ekonomistler tarafından uzun süredir vurgulanıyor.

Erdoğan’ın uluslararası kabul gören ekonomi eski bakanı Mehmet Şimşek’ten yardım istediğini açıklaması, her ne kadar nasıl bir görevde olacağı ya da Şimşek’in neyi planladığı netleşmese de, ekonomide uygulanan politikalardan iktidarın memnun olmadığının işareti olarak yorumlanmıştı.

Erdoğan, seçim öncesinde partisinin ekonomi politikaları konusunda Şimşek koordinasyonunda çalışma yürüttüğünü Nisan ayında ifade etmişti.

Muhalefeti temsil eden Millet İttifakı’nın seçimleri kazanması halinde ekonomi ekibinin kimlerden oluşacağı netleşmese de şu anki politikalar yerine ortodoks görüşlerin benimseneceği konusunda herkes hemfikir.

Millet İttifakı içinde yere alan ekonomi eski bakanlarından Ali Babacan’ın Sözcü TV’de yaptığı açıklamadaki, “Temel hedefimiz, enflasyon ile mücadele. Burada öncü kuruluşumuz Merkez Bankası ama maliye politikasıyla ve bankacılık politikasıyla… o çabayla uyumlu çalışmamız lazım. En kısa zamanda (enflasyonun) tek haneye inmesi temel hedefimiz” şeklindeki ifadesi Merkez Bankası’na eski yetkilerini yeniden alacağına işaret ediyor.

Erdoğan’ın yükselen enflasyon karşısında büyük çaplı faiz indirimleri de dahil olmak üzere alışılmışın dışındaki politika yaklaşımı sonucunda, ekonomi ve piyasalar büyük ölçüde devlet kontrolüne bırakıldı. Bu politikaların başlamasıyla birlikte son beş yılda çok sayıda yabancı yatırımcı Türkiye piyasalarından çıktı.

“Ortada ekonomik enkaza ek olarak sosyal ve siyasal bir enkaz da var” diyen ekonomist Mahfi Eğilmez, blogunda 5 Mayıs’ta yayımladığı yazıda gelir tarafında hiçbir düşüş olmasa bile bütçe açığının 1,5 trilyon liraya çıkabileceğini, faizin enflasyona göre düşük tutulmaya devam edilmesi halinde baz etkisiyle düşmeye başlamış olan enflasyonun yeniden artışa geçerek yılı yüzde 50 dolayında tamamlayabileceğini söyledi.

“Siyasal iktidar, çeşitli hamlelerle bu feci enkazı seçime kadar gizlemeyi başardı. Pek çok kişi durumun iyi olduğunu sanıyor” diyen Eğilmez makalesinde şu değerlendirmeyi yaptı:

“Eğer iktidar el değiştirirse yeni gelenler bu feci tabloyu devralacak. Ve eğer bu durumu halka anlatmayı başaramazlarsa enkazı onların yarattığı sanılacak. Eğer iktidar değişmezse, tarihimizde ilk kez bir siyasal iktidar kendi kendisine büyük bir enkaz devretmiş olacak.”

İKTİDAR VE MUHALEFET KAYNAKLARI: 2023 KAYIP YIL

Millet İttifakı’ndan Reuters’a açıklama yapan üst düzey bir yetkili, CHP ve İyi Parti’nin ekonomiye liderlik edeceğini belirterek, “Bürokraside de çok ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor. Şu anda o biraz beklemede. Ancak 2023 kayıp bir yıl olacak o belli oldu. Erdoğan elindeki tüm devlet imkanlarını kullanıyor. Doğal olarak biz de yapabileceklerimizi söylüyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun ekonomi yönetiminin oluşumuyla ilgili birinci elden ilgilendiğini söyleyen aynı kaynak, “Ama 2024 kaybedilecek bir yıl değil. Bir program üzerinde çalışılıyor. İki yıl üst üste yüzde 5, sonraki yıl biraz daha üstünde büyüme sağlayacak bir program üzerinde duruyoruz. Yabancı yatırımcılarla çok ciddi görüşmeler yapılıyor. Çok ciddi bir kaynak sağlayacak görüşmeler yapıldı. Avrupa, Uzakdoğu, Asya her yerle temas halindeyiz” dedi.

Millet ittifakı’ndan bir başka yetkili de, “Kesin olan bir şey varsa enkaz devralıyoruz. Dünya ile uyumlu bir ekonomi politikası olacak. Ortodoks politikalara dönülecek. Ucube mevcut politikalar anında terk edilecek zaten. Evet bu yıl ekonomide ancak hasarı görüp bazı önlemler alınabilir. Ancak enflasyon ve büyüme öncelikli hedefler arasında elbette. Ekonominin düzelmeye başlaması ancak 2024’ün başını bulur” dedi ve ekledi:

“Bu yıla hasar onarım yılı olarak bakıyoruz. Zamana ihtiyaç var, sihirli değnek yok.”

Citi geçen ay yayımladığı bir raporda ekonomide alışılagelmiş politikalara dönüşün 250 baz puan CDS düşüşü ve 12 ayda 45 ila 50 milyar dolar yabancı sermaye girişi anlamına gelebileceğini belirtti.

AKP’li bir yetkili de zor bir seçim dönemi olduğunu belirterek, “İki taraf da doğal olarak ekonomi alanında gücünü artırmaya çalışıyor. Bütçenin durumu harika değil, kabul ediyorum. Seçim yılları zaten zor olur. Evet bu yıl kayıp yıl gibi olur” dedi.

Cumhur İttifakı olarak yeni dönemin başlamasını umut ettiğini söyleyen aynı yetkili, “Şimşek’in geleceğine inanıyorum. Destek verecektir. Bundan zerre şüphem yok. Zaten Şimşek gelirse çok ciddi bir döviz girişi olacağına yüzde 100 inanıyorum” dedi ve ekledi:

“2024’e daha güçlü bir ekonomiyle gireceğimize eminim. Enflasyon dahil bütün ekonomik göstergeler bambaşka olacak.”

“HIZLI FAİZ ARTIRIMI”

İyi Parti’nin ekonomi politikalarından sorumlu Bilge Yılmaz, kazanmaları durumunda Merkez Bankası’nın tüm para politikası kurulu dahil üst düzey yöneticilerinin değişeceğini belirterek, üç aylık enflasyon hedefli bir program geçeceklerini ve hızlı bir faiz artırımı yapacaklarını ifade etti.

Yılmaz ekonomi takımına kimin liderlik yapacağı ve nasıl bir politika uygulanacağı konusunda çok net olunması gerektiğini belirterek, “Belirsizlik içinde olamayız” dedi.

Yabancı yatırımcılar son yıllarda oldukça azalttıkları, hatta TL cinsi tahvil piyasasında neredeyse sıfırladıkları Türkiye pozisyonlarını artırmak için seçim öncesi iyi bir fırsat olabilir düşüncesiyle geçen aylarda Türkiye ziyaretleri gerçekleştirdi.

Seçim sonrası uygulanan politikalarda bir değişim olacağına inancın giderek artmasıyla uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye birleşme ve satın alma başta olmak üzere yatırıma da hazırlanıyorlar. Sözcü