Şenol Babuşcu: Bankalar üzerindeki baskı artar

Şenol Babuşcu: Bankalar üzerindeki baskı artar

Bankacılık sektörü 2022 yılını yeni düzenlemelere ayak uydurmakla geçirdi. Politika faizinin yüzde 9 ile tek haneye indirilmesine ve art arda gelen düzenlemelere rağmen finansmana erişim yeni yılda da çözüm bekleyen bir sorun olmayı sürdürüyor. Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, seçim tarihi yaklaştıkça bankalar üzerindeki baskının artacağını, bankacılık sektöründe bu yıl kârlılık riskinin ön plana çıkacağını dile getirdi.

ZORLAYICI KARARLAR

2022 yılının bankalar açısından kârlı gibi göründüğünü fakat ağır kamu baskısı nedeniyle stresli bir yıl olduğunu hatırlatan Babuşcu’ya göre ekonomi yönetimi bu yıl da rasyonel olmayan ve bankaları daha da zorlayıcı kararlar almaya devam edecek. Babuşcu, seçim döneminde yoğun kredi kullanımı yönündeki baskılar nedeniyle kullandırılacak kredilerde geri dönüş sıkıntısı olabileceğini, bununla birlikte pandemi döneminde kredilerin sınıflandırılması ile ilgili getirilen uygulamalar sona erdirilirse bankaların pek çok krediyi takipteki kredilere aktarması durumuyla karşılaşacaklarına işaret etti.

KAYNAK SORUNU SÜRER

“Bütün bu riskler halen sorun yok gibi görünen bankaların sermaye yeterliliği oranlarında da baskı yaratabilir” diyen Babuşcu, bu noktada bankaların aktif kalitelerini koruyabilmelerinin önemli olacağının altını çizdi. Babuşcu, küresel düzeyde ülkelerin parasal sıkılaşma eğilimleri, ülkenin ve bankaların CDS puanlarının yüksekliği ve derecelendirme notlarının düşüklüğü, bankaların yurt dışından hem kaynak bulmasını zorlaştırdığını hem de bulunan kaynağın maliyetinin çok yüksek olduğunu hatırlatarak, bankaların 2023 yılında da ağırlıklı mevduat ve diğer yurt içi fonlama kaynaklarını kullanacaklarını söyledi.

Bankaların zayıf karnı devlet tahvilleri

Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Şenol Babuşcu, bankacılık sektörünün zayıf yönlerini şöyle sıraladı: “İlk ve en önemlisi baskıyla alınan düşük faizli, uzun vadeli ve yüksek miktarlı devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ile yine baskıyla düşük faizli kullandırılan kredilere bağlı faiz oranı riskidir. Ayrıca makroekonomik olarak gelecek belirsizliğinin getirdiği kullandırılan kredilerin geri dönmeme olasılığı bulunuyor. Düşük derecelendirme notları ve buna bağlı yurt dışı fonlama maliyetlerinin yüksek olması da bir zayıf noktadır.”

Parayı sistemden çıkarır

Bankacılık sektöründe ‘sermaye kısıtlaması’ olarak adlandırılabilecek her bir düzenlemenin tasarruf sahiplerini tedirgin edebildiğini dile getiren Prof. Dr Şenol Babuşcu, “Serbest piyasa ekonomisinden vazgeçilen ve adım adım sermaye kontrolüne doğru götüren uygulamalar tasarruf sahiplerinin parayı bankacılık sistemi dışına çıkarmasına neden olur” dedi. Mehtap Özcan Ertürk/Sözcü