Sigortacı çiftin lavanta hikayesi

Sigortacı çiftin lavanta hikayesi

Lavanta deyince hepimizin aklına mor çiçekler gelir. Mis gibi kokar ve rumuzu mest eder. Tüm dünyada bir çok alanda kullanılan lavantaBitkisi genellikle anksiyete, depresyon, uykusuzluk ve baş ağrısı ve diş ağrısı da dahil olmak üzere fiziksel ağrıyı tedavi etmek için kullanılıyor. Ayrıca, cilt ve saç tedavilerinin yanı sıra yaraları ve ağrıyı tedavi etmek için losyonlarda ve kremlerde topikal olarak kullanılıyor.  İşte iki girişimci ruhun lavanta hikayeside burada başlıyor…

Uzun yıllar finans sektöründe çalışan Ertuğrul Bul ve eşi Dr. Aycan Bul  emeklilikte deyim yerindeyse içlerindeki girişimci ruhu dizginleyememişler ve ne yapabileceklerini düşünürken tüm beyaz yakalıların hayalindeki gibi sahil kasabasında ufak bir ev almak, bahçesinde bir şeyler yetiştirerek yılların yorgunluğunu atmak ve huzur bulmak hayalini kurarken kendilerini lavantatarlalarının ortasında Kapodokya’da  bulmuşlar. Bu başarılı ve lavanta kokulu hikayenin geri kalanını ise Dr. Aycan Bul Sigorta Gündem için anlattı…

Eşim Ertuğrul Bul ve ben uzun yıllar finans sektöründe, arada girişimciliği deneyen profesyoneller olarak çalıştık ve hâlâ çalışıyoruz. lavantahikâyemiz ise emeklilikte ne yapacağımızı sorgularken başladı. Planımız, beyaz yakalıların neredeyse tamamının hayalindeki gibi sahil kasabasında ufak bir ev almak, şanslıysak bahçesinde bir şeyler yetiştirip yılların yorgunluğunu atmak ve huzur bulmaktı. Önce yazları gideriz, çocuklar evden kendi geleceklerine doğru birer birer uçunca kalma süremizi uzatır, yılın önemli bir kısmını orada geçiririz diye düşünüyorduk. Ama planın hayata geçmesi yaklaştıkça fark ettik ki, biz hiçbir şey yapmadan yaşayamayız, bizim üretmeye devam etmemiz lazım.

Eşim Ertuğrul Bul Ürgüp’lü. Çocukluğunun yazları anneannesinin ve babaannesinin Ürgüp’ün meydanındaki evlerinde geçmiş. Birlikte her sene Ürgüp’e gider üç, dört gün kalırdık. Bir İzmirli olarak Anadolu’nun ortasında, denizi olmayan ama başka bir gezegende gibi hissettiğim bu büyülü topraklarla olan aşkım, lavantadan çok önce başlamıştı. 

Atadan kalma üzüm bağımızın içinden yol geçince, yeni hazırlanan imar planına göre, bize  günübirlik tesis imarı olan başka bir arsa tahsisi yapılmış. Ürgüp’te Yunak Evleri isimli ilk kaya otellerden birisinin kurucusu arkadaşımız, “lavantabahçesi olan bir kafe güzel olur oraya,” dedi ve lavantahikâyemiz burada başladı. O arsa hâlâ boş duruyor; lavantabitkisini araştırıp hem insana hem toprağa nasıl şifa verdiğini, toprak ve iklim isteklerinde ne kadar kanaatkar olduğunu, ilk senelerinde ona çocuğumuz gibi iyi bakarsak yaşamımızın geri kalanında bize bakmaya talip olabileceğini öğrenince hayallerimiz daha da büyüdü. Kurumsal kimliklerimiz, deneyimlerimiz devreye girdi, ve bu bir iş planına dönüştü. Ekim 2020’de Ortahisar, Aralık 2020’de ise Sofular Beldesi’nde tarlalar aldık. Ortahisar tarlamızın hemen Kasım 2020’de, Sofular tarlamızın bakımını ise Kasım 2021’de yaptık, temizledik, hiçbir kimyasal kullanmadan dikime hazır hale getirdik ve dünyanın en kaliteli lavantauçucu yağını veren, toplam seksen bin adet, İngiliz lavantası ya da orijinal lavantaolarak da adlandırılan Lavantula angustifolta cinsi lavantafidelerimizi diktik. Bütün bunları hangi bilgi ile yaptık, diye sorarsanız, çok okuduk, çok araştırdık, ulaşabildiğimiz deneyimli insanlarla konuştuk. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi’nin çevrim içi, “Aromatik ve Tıbbi Bitkiler Sertifika Programı’”na katıldık. Hafta içi akşam 18.00 sonrası yaklaşık üç saat süren derslerimizi bir buçuk ayda tamamladık ve sertifikalarımızı aldık. Tabii, en çok deneyimleyerek öğrendik.

İki tarlamız da ayrı ayrı çok güzel. Ortahisar’daki tarlamızın konumu hem tarım, hem turizm açısından eşsiz bir lokasyonda. “Aşk Vadisi” adı verilen volkanik kayalıklara bakıyor ve vadinin tam karşı tarafından her sabah 04.30-05.00 saatlerinde yüzlerce balon havalanıyor. Dünyanın her tarafından binlerce insanların seyretmeye geldiği bu doyumsuz manzara bizim tarlamızın içinde. Lavantalarımızın yanında birçok meyve ağacımız ve on beş adet üzüm asmamız var. Lavantalarımız gibi onlara da baktık, budadık. Orada zamanı, o andan öncesini ve sonrasını unutup saatler geçiriyoruz şimdi. Gündoğumu ve batımı muhteşem.

Sofular tarlamız ise Kızılırmak’ın kıyısında. Bana hep suyun hayat veren gücünü hatırlatıyor. Ortahisar tarlamızdan farklı, üzerinde hiç ağaç yok. Etrafımız çoğunlukla bakımlı bağlarla çevreli. Komşu tarla ile sınırımıza ıhlamur ağaçları diktik. Ihlamurlarımız lavantalarımız ile birlikte büyüyecek ve gelecek senelerde ikisinin aromasını muhteşem balında birleştirecek arılarımız da olacak diye bir hayalimiz var.

Tarlada çalışmak, toprağa bulanmak, dağı bağ yapmanın mutluluğu bambaşka ve sonraki hikâyelerin konusu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; modern insanın anda olma, huzur bulma arayışlarına bizim bulduğumuz yol toprakla uğraşmak oldu. İstanbul’da işlerimiz devam ediyor. lavantayetiştiriciliğini pandeminin bize sunduğu uzaktan çalışma fırsatı sayesinde yapabildik. Kasım aylarında dikim, baharla birlikte başlayan yabani ot mücadelesi, temmuz ayında hasat, hep İstanbul hayatımızdan çalabildiğimiz zamanlarda oldu. Ama sanki esas hayatımız artık orada, İstanbul’a geldiğimiz anda tarlamızı özlemeye başlıyoruz.

2021’in Temmuz ayında Ortahisar tarlamız yavaş yavaş çiçeklendi. Çiçeklerimizi topladık. Lavantalarımız henüz bir yaşında bile değildi, doğal olarak çok az çiçeğimiz vardı, ekonomik olarak değerlendirmedik. Eşe dosta hediye ettik, yağımızın analizini yaptırdık. Analiz sonuçları bize çiçeklerimizin çok kaliteli bir uçucu yağı olduğunu gösterdi, doğru yolda olduğumuzu mutlulukla öğrendik. En önemlisi lavantanın o muhteşem kokusu ile tanıştık. Artık bizim için daha güzel bir çiçek olamazdı.

2022 Temmuz ayında ise ilk hasat heyecanını yaşadık. Ortahisar tarlamız artık bir buçuk yaşını geçmişti ve çiçeklerimiz bizi şaşırtacak kadar çok büyüdü. Hasat o güne kadar tarlada yaptığımız en zevkli işti. Bizi yalnız bırakmayan tanıdıklarımız, her zaman tarlamızda çalışan Ürgüp’ün çalışkan kadınları ve biz, hep birlikte sabah 5:00’den akşama kadar enerjimizi kaybetmeden çalıştık. Bunu lavantanın canlandırıcı kokusuna yoruyorum. Çiçeklerimizi bekletmeden Kayseri’deki distilasyon tesisine götürdük ve gece 11:30 da eve döndüğümüzde uçucu yağlarımız ve lavantasularımız en saf ve doğal haliyle elimizdeydi.

Fiona’s Lavender lavanta

Uçucu Yağı ve Fiona’s Lavender Lavanta Suyu işte bu yolcuğun ürünleri. Saflıklarını ve doğallıklarını koruyarak şişelendiler, kutularına girdiler. Sofular tarlamızdan topladığımız çiçekleri ise kuruttuk. Onlar da keselere, göz yastıklarına, kitap ayraçlarına doldular, muhteşem kokularını saçıyorlar, Hatta eylül ayında asmalarımız üzümlendi, lavantalı pekmez oldu. Fiona’s Lavender ürünleri şimdilik Kapadokya’da, Ürgüp’ün meydanındaki dükkanımızda meraklılarıyla buluşuyorlar.

Şimdi hedefimiz lavantalı kişisel bakım ürünleri ve lavantalı gıdalar geliştirmek. Ortahisar tarlamız üç sene sonunda tam verime ulaşınca güzelliğini paylaşmak isteyenlere açmak.

Fiona kim derseniz, kendisi hayatımıza başka bir güzellik ve anlam katan, yaşam sevincimiz, köpek dostlarımızdan, şimdi aramızda olmayan melek Golden Retreiver kızımız.

 

 

YORUMLAR YAZ
  • Melih Tüzmen2 yıl önce
  • Harika. Tebrikler. Levent Kurdoğlu Beyin Linkedin de paylaşımı sayesinde okudum. Sağlık ve mutlulukar diliyorum.
    M. Melih Tüzmen

  • J.Odin in Babası R.Rençberoğlu 2 yıl önce
  • Muhteşem bir hikaye Bul çiftini kutluyorum