Enflasyon düşmezse, yabancı sermaye tedirgin olur

Enflasyon düşmezse, yabancı sermaye tedirgin olur

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan, kur politikasının bir vadede enflasyon üzerinde başarılı olmak zorunda olduğunu ifade etti. Ekonomi Masası’nda konuşan Yazgan, “Politika başarılı olmazsa kurun bu seviyelerde kalması için gerekli olan yabancı sermaye de tedirgin olur. Kur yükselir ve enflasyonda düşüş sağlanamaz” dedi.

Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programının konukları ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan ve Cardata CEO’su Hüsamettin Yalçın oldu. Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, piyasalarda bu hafta nelerin beklendiğini aktarırken, Prof. Dr. Ege Yazgan da enflasyon ve kur politikasını ele aldı. Hüsamettin Yalçın ise otomotiv pazarını değerlendirdi.

ALB YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ DOÇ. DR. FİLİZ ERYILMAZ

Bu hafta borsada satış baskısı daha fazla

Nisan ayında ilk 3 aya göre güçlü bir dış ticaret rakamı geldi. Temel neden şuydu: İhracat neredeyse artmadı. İthalatta da 3 aya göre güçlü bir atış vardı. Öte yandan carry trade’i teşvik etmek adına özellikle son 1-1,5 aylık sürede kursa 32-32,5 bandında yatay giden bir süreç var. Dolayısıyla bunun ithalatı daha ucuzlatıp artıracağı, ihracatı daha maliyetli hale getirip azaltacağı uyarıları yapılıyor. Haliyle hem dış ticarette hem de cari açıkta iyiye giden süreci baltalayabileceği endişesi de var. Bu açıdan da bundan sonraki sürede de dış ticaret açığı ve cari açık rakamları daha yakından takip edilecektir.

Borsa tarafına baktığımızda ise endekste geçen hafta 10.400’de çok kritik bir noktadan kapanış geldi. Bu hafta, diğer haftalara göre satış baskısının biraz daha fazla olduğu bir endeks görüyoruz? Teknik olarak baktığımızda 325 doların altındayız. Dolayısıyla satış baskısının güçlü olduğu bir süreçteyiz. 320 dolar 10.220’ye tekabül ediyor. İlk olarak bakacağımız yer burası olacak. Buranın altında birkaç günlük kapanış çok daha hızlı bir düşüşü gündeme getirebilir. 320 doların altına, kabaca 10.200’ün altına sarkarsa son 312 dolar 10.065, 310 dolar 10.000’e tekabül ediyor. Bu seviyeler bizim için çok önemli. Özellikle 10.000’in altına sarkmalarda 285 dolara tekabül eden 9.680’e doğru bir geri çekilme olabilir. Dolayısıyla şöyle bir beklentim var: Bu hafta 10.000’lere doğru bir geri çekilmenin, hatta 10.000’in altını test edecek şekilde geri çekilmenin olabileceğini, ama 10.000’in üstünde belirli bir bant hareketi içerisinde tutunma çabası içerisinde olan da bir endeks olacağı kanaatindeyim. Ama yukarıda bizim için önemli olan seviye 325 doların da üzerinde 335 dolar yani 10.800 noktası. Yani aşağıda 10.000 seviyesinde olsak da yakın vadede ilk etapta özellikle bu 10.800’ü kırabilecek itici güç olmadığını da görüyoruz.

Satış baskısı hâkim ama güçlü satış yok

Bu arada 2 nedenle temel anlamda satış baskısı da var. Endeksi iten ana güç yabancının gelecek olması. En yakın haber 28 haziranda Gri Liste meselesi. Geçen hafta Gri Liste’den çıkacağımıza dair haber akışı geldi. Ben bunun da büyük oranda fiyatlamalara dahil olduğu kanaatindeyim. Buna da dikkat etmek gerekir. Bir diğer temel olumsuz durum bilançolar. Özellikle büyük sınai şirketleri tarafında bilançoların kötü geldiğini görüyoruz. Piyasanın moralini bozan, baskılayacak bir diğer gelişme de gelen kötü bilançolar Yükseliş isteği güçlü olmayan, satış baskısının daha hakim olduğu ama çok güçlü satışların olmadığı, belirli desteklere kadar geliyor olsak da orta-uzun vadede özellikle BİST 30’da yabancının gelip alabileceği, bilanço beklentisi, bilançosu iyi olan şirketler tarafından alım fırsatı olarak değerlendirildiği, onun için de biraz daha sakin gideceğimiz bir süreç bekliyorum borsada

Bu arada altına da bir parantez açayım. Altın da 2.327 dolardan yani bir baskı altında kapattı geçen haftayı. Düşüşle kapadık. Cuma ABD’nin Kişisel Tüketim Harcamaları Fiyat Endeksi (PCE) açıklandı. Beklentiye paralel bir veri var. Aslında piyasanın bunu tabiri caizse normal zamanlarda kutlaması ve altın tarafında yükseliş görmemiz gerekirdi. o yükselişi gördük 2.330’lu seviyelerden 2.350’ye kadar çıktı cuma günü ama kâr satış olarak değerlendirildi. Piyasa, “Beklentiye paralel bir PCE datası var ama Fed üyeleri çok şahin konuşuyor. Dolayısıyla Fed için çok büyük bir haber değil. Fed kararını kolay kolay değiştirmez, tek faiz indirme olur” görüşünde. Faiz indirimi kısmını hiç değiştirmedi piyasa. Diğer verileri de görmek istiyor. Bu nedenle de PCE verisi piyasada hatırı sayılır bir rahatlama etkisi yaratmadı.

Asya piyasalarında da şunu görüyorum. Dolar endeksi değişmiyor olsa da 10 yıllıklarda bir geri çekilme olsa da altında da bir düşüş görüyorum. 2.327 dolarda kapatmıştık. 2.321’den açılmış. Temel sebebi şu: Amerika’da Cuma günü açıklanacak olan tarım dışı istihdam verileri öncesinde altında ve kıymetli madenlerde kâr satışı görebiliriz. Cuma günkü veri önemli. Beklentinin çok altında gelirse altında bir yükseliş yaratır. Bu beklentinin üstünde gelirse altında 2.300 doların altına sarkma, 2.280’lere kadar geri çekilme görebiliriz. Hep diyoruz: Orta uzun vadeli olarak belirli noktalarda alım yapılabilir. Bu açıdan cuma günü bir fırsat da oluşabilir eğer kötü bir veri gelirse gerçekten. Cumayı beklemek gerektiği kanaatindeyim bu açıdan. Kısa vadeli trade’i bu hafta altın tarafında hiç önermiyoruz. 2.375 dolar hatta 2.410 dolar üstünde kapanış görüyor olmamız lazım. Birkaç gün bunu görmeden, güçlü bir yükseliş beklemiyoruz. Aşağıda da özellikle 2.300 doların altına sarkmalarda da 2.280 dolara hızlı gideriz. Buranın altında kapanışlarda da satış baskısı artar ama tabii ki veriler belirleyecek süreci.

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. EGE YAZGAN

En büyük başarı aylık enflasyonda düşüş olur

Biz aylık enflasyonlara bakmak zorundayız. Bundan sonra, yıl sonuna doğru aylık enflasyonlarda yavaş yavaş aşağıya doğru inen bir trendi görmeliyiz ve yıl sonunda da son 3 ayda da yüzde 1,5 ve bunun biraz aşağısına doğru getirebilmek zorundayız ki enflasyon düşmüş olsun. Şu anda uyguladığımız politikanın en önemli, en büyük başarı unsuru aylık enflasyonda düşüşü görmek olur.

Enflasyonu yöneten çok büyük ölçüde burada maliyet kanalından gelen şoklar değil. Uzun zamandır da döviz kuru yatay gidiyor. Hatta piyasada döviz kurunun bu şekilde seyredeceğine dair bir beklenti de oluşmuş durumda. Yurt dışından gelen raporlar da bunu işaret ediyor. Ama bu beklenti tam olarak herkese sirayet etmiş değil ki enflasyon halen yüksek geliyor. Enflasyon aylık bazda yüzde 2,5’e geliyor olsaydı, daha sonraki aylarda da yüzde 2’nin biraz üzerine doğru çekilebilecek olsaydı zaman beklentiler biraz düzelirdi. Çünkü bu, beklentilerin yönettiği bir enflasyon büyük ölçüde. O zaman daha umutlu bakabiliriz. Tabii ki aylık enflasyonlar dalgalanma gösterebilir. Bir an yukarı çıktı diye trendin değiştiği anlamına gelmez ama biz uzun zamandan beri aşağı doğru trende dair çok fazla işaret görmüyoruz enflasyonda. Şimdi iletişim önemli. Beklentilerin bu şekilde yönetilmesi önemli ama vatandaş şu anda inanmaya pek yakın değil gibi.

Fiyat yapıcılar yukarı doğru ayarlama yapmazsa beklentiyi olumlu etkiler

Ekonomi biraz soğur ve fiyat yapıcılar da enflasyon yükselmeyecek beklentisiyle fiyatlarını yukarı doğru ayarlamanın önüne geçerse beklentiye olumlu katkı yapar. Ama bunun için de talepte bir düşüş görmesi, fiyat yükselttiği zaman malların satışında zorluk çekeceğini görmesi lazım. Henüz o aşamada değiliz sanki. O yüzden aylık verilere önem gösteriyoruz. Yıllık bazda yüksek bir enflasyon da olumsuz bir etki yapacak beklentiye. Çünkü yıllık fazla gelen enflasyon çok yüksek olduğu zaman ama enflasyon düşmüyor algısı daha da kuvvetlenecek.

Kurun enflasyonu düşürücü etki yapmaması en büyük risk

Şimdi bütün politika şuna dayanmış gibi gözüküyor: Yurt dışından sermayenin içeriye gelmesi ve bu şekilde Merkez Bankası’nın gelen dövizi satın alarak rezervlerini yukarı doğru çekmesi ve sonuçta CDS primlerinin de düşerek borçlanma maliyetlerini de düşürmesi ve esas önemli olan döviz kuru tarafında yatay bir çizgi izlenmesi. Böylece enflasyon tetiklenmesin politikası var. Ama bu politika bir vadede başarısını göstermek zorunda enflasyon üzerinde. Çünkü, döviz kuru yatay kalırken enflasyon sürekli olarak bu şekilde aylık olarak birikimli gelmeye devam ederse bir noktadan sonra döviz kurunun orada kalması için gerekli olan sermaye girişi de tedirgin olmaya başlayacak. Çünkü aradaki makas açıldıkça bu sefer yurtdışı satın alımları daha ucuza hale gelmeye, ithalat giderek daha ucuz hale gelmeye; ihracat, fiyat avantajını yitirerek daha zor hale gelmeye başlayacak. Dolayısıyla cari açığı kapatmaya doğru giden bu trendin tersine çevrilmesiyle birlikte bu politikanın en önemli ayağı olan döviz kuru tarafı darbe yiyebilir. En büyük risk bu. Bu politika dış sermaye tarafında şu anda iyi gidiyor. Rezervlerde birikme var. CDS’in düşmesi de son derece olumlu. Ama bizim biraz içeride soğuma emarelerini görmemiz ve bunun beklentiye yansıması, fiyat yapıcıların da buna uygun bir şekilde fiyat artışlarını sınırlı bir biçimde sürdürmeye yönelmesi gerekiyor ki bu politika başarılı olsun. Aksi takdirde bir vadede döviz kurunun bu şekilde devam edeceğine dair inandırıcılık biterse o zaman fiyatlamalara döviz kuru artışı beklentisi de girecek. O da enflasyonu tekrar tetiklemeye başlar. Ama bu hemen olmayacak. Yıl sonuna kadar bunun bir vadesi var. Çünkü cari işlemler dengesi yaz döneminde gelecek. İthalat ve ihracat tarafında bu etkiler kendini gösterse bile turizm destekleyecek. Cari işlemler tarafındaki gidişar çok bozulmayacak. Ama eylül sonrasında ithalat artıp, ihracatta artamaz veya azalmaya başlarsa döviz kuru riski ortaya çıkmaya başlayacak.

CARDATA CEO’SU HÜSAMETTİN YALÇIN

0 ve 2. el araçlarda fiyat makası daha fazla daralabilir

İkinci el araç fiyatları düşmeye başladı. Bunun birçok sebebi var. Biraz da geriye gitmek lazım. Pandemi sonrası araç tedariği, araç bulunurluğu arttıktan sonra ve hükümetin yürürlüğe aldığı birkaç mevzuat sonrasında artık 0 km fiyatlarını geçen 2. el araç fiyatlarını görmüyoruz. Bundan sonra da görmeyeceğiz. Şöyle bir durum var: 2. el tarafında şu an araç ilanları müthiş derecede artmış durumda. İlan siteleri toplamına baktığımız zaman 1 milyona yakın ilan adedi var. Mevduat faizlerinin yüksekliği sebebiyle insanlar araçlarını satmaya çalışıyorlar. Fakat piyasada 2. Ele olan talep 0 km araca kaydığı için açıkçası ikinci el araç satışında çok fazla ivmelenme göremiyoruz. Dolayısıyla satıcılar da fiyatlarını düşürmeye başladılar. Bunda tabii 0 km araç markalarının 2023’ün sonundan itibaren başladığı satış kampanyalarının da önemli etkisi var. Çünkü bu kampanyalar 0 km araç fiyatlarıyla ikinci el araç fiyatlarındaki makası daralttı. 0 km araç, daha alınabilir bir pozisyona geldi. 500.000 adede yaklaşan bir pazar var 0 km’de. Çok da kötü bir rakam değil. Nisan ayında bayram tatili sebebiyle de 0 km araç piyasası çok istenilen düzeyde gelmedi. Ancak yine de bize göre fena değildi. Trendin bu şekilde devam edeceğini de öngörüyoruz diyebilirim.

Bizim yaptığımız analizler 2. el fiyatlarının daha da düşebileceği şeklinde. Çünkü biz. Sor 7 Temmuz uygulaması var. Avrupa Birliği’nin güvenlik paketi konusu. AB’nin mevuzat şunu diyor: “Benim belirlediğim güvenlik paketi uygulamalarına araçlarında uyumak zorundasın. Eğer uymuyorsan bu araçları 7 Temmuz’dan sonra satamazsın.” Şimdi Türkiye’deki markaların ellerinde birçok model tipi bu güvenlik paketini kapsıyor mu? Kapsamayanlar da var, stokta olanlar da var. Dolayısıyla markalarla distribütörler bu güvenlik paketine uymayan araçları 7 Temmuz’a kadar satmak zorunda. Bu stokları eritmek zorunda. Satış kampanyaları yapacak ve makas daha da daralacak. 2. el araç fiyatlarının daha da geri gelmesi bu dönemde çok olası diyebiliriz. Bu da alım fırsatı yaratıyor diyebiliriz.