Gözler ilave seçeneklerde

Gözler ilave seçeneklerde

Ocak-Temmuz döneminde bütçe açığı 139 milyar 147 milyon TL ile bütçede hedeflenen 138 milyar 873 milyon TL’lik miktarı aştı. Salgın nedeniyle bütçe finansmanında yoğun olarak borçlanma aracı kullanıldı.

Öyle ki Temmuz ayı itibariyle kamunun bütçe tanımlı net borçlanması 166 milyar 59 milyon TL’ye ulaştı. Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre Hazine; merkezi yönetim bütçe gelir-gider farkı kadar “net” borçlanma yapabiliyor. Eğer bu limit aşılırsa, toplam limitin yüzde 5’i kadar otomatik, bu da aşılırsa yine yüzde 5’i kadar Cumhurbaşkanı kararıyla ilave borçlanma yapılabiliyor. 2020 bütçesine göre net borçlanma limiti 140 milyar 77 milyon TL düzeyinde.

Yüzde 5’lik iki artış uygulandığında ise limit 154 milyar 84 milyon TL düzeyine geliyor. Temmuz ayı itibariyle bu limit aşılmış durumda. Böyle bir durumda kamunun önünde iki seçenek bulunuyor. Ya ek bütçe ile ilave harcama, dolayısıyla borçlanma yetkisi almak ya da özel bir kanunla ilave borçlanma imkanı yaratmak. Mevcut açığın ve borçlanmanın nasıl yönetileceği ve normalleşeceği ise Eylül ayında açıklanacak 2021-2023 Yeni Ekonomi Programı (YEP/Orta Vadeli Program) ve OVMP’de görülecek. Önceki iki dönem OVP’de 2021 Türkiye’nin “dengelenmesini tamamlayıp, istikrarlı büyümeye geçtiği yıl” olarak planlanmıştı ancak bu plan salgın ile bozuldu.

İki seçenek var; ek bütçe ve kanuna geçici madde

Hükümetin borçlanma limitine yönelik olarak iki seçeneği bulunuyor. Bunlardan ilki ek bütçe getirilmesi. Diğeri ise ilgili kanuna geçici bir madde konularak yıl içinde limit tanınması. İkinci seçenek daha önce de kullanılmıştı. Hükümet yaklaşımı olarak da yıl içinde limit aşılsa da yıl sonu bütçe gerçekleşmesinin baz alınması gerektiği belirtilmişti.

Şok tedbir mi zamana mı yayılmalı…

DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulunan eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil, bütçede 2018’den itibaren başlayan bozulmanın, salgın nedeniyle hükümet dışında kontrol edilemeyen bir unsura da bağlı olduğunun altını çizerek, riskin bu yönünün de değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Salgınla etkili bir şekilde mücadele edileceği ve salgından dolayı kamuya gelecek ilave yükün sınırlı olacağının gösterilmesinin, mali politikaya olumlu etki edeceğini belirten Emil, etkili mücadelenin öncelikli bir unsur olduğunu anlattı. Bütçedeki bozulmanın düzeltilmesi için politikaların “kısa dönemde etkisini göstermesi için şok şeklinde uygulanması ya da zamana mı yayılması gerektiği” yönündeki soruya ise Emil, “Geçmişte bu çok tartışıldı. Zamana yayınca, ilk etapta alınan tedbirlerin olumlu sonuçlarının görülmesi gevşemeye yol açabiliyor. Geçmişten farklı olarak ise bir salgın yaşanıyor, ne kadar süreceği ve ne hasar oluşturacağı belli değil. Dolayısıyla gelecek ilave yükün alınacak tedbirlerle karşılanacağı gösterilirse 2021 içinde başlayarak bir iyileşme sağlayacak şekilde bütçe yapılabilir” yanıtını verdi.

Emil, bütçenin finansmanının geçmişte tek seferlik gelirler ile üniversiteler ağırlıklı olmak üzere özel bütçeli kuruluşların öz gelirlerinin başlangıçta düşük tutulması, yıl içinde daha yüksek gerçekleşmeyle ilave gelir gösteren araçlarının kullanıldığını ancak mevcut ortamda imar barışı, bedelli askerlik, vergi barışı gibi tek seferlik gelir getirici düzenlemelerin başarısının tartışmalı olduğunu savundu. Harcamaların kısılması ya da gelirlerin artırılması gibi politikaların uygulama şansının çok sınırlı olduğu bir dönemin yaşandığını anlatan Emil, borçlanmada da genel ekonomik ortam nedeniyle bazı kısıtlar bulunduğunun altını çizdi. Emil hazırlanacak orta vadeli programın güçlü olmasının da kritik önemde bulunduğunu belirtirken, hem sağlık, hem de ekonomik ortama yönelik güven verici politikaların öneminin arttığını kaydetti.

Muhalefetten uyarı

Limitin aşılması üzerine muhalefet partileri Meclis’e ek bütçe kanunu gönderilmesi çağrısı yaptı. Muhalefet partileri mevzuattan kaynaklanan limitin aşılmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.

HAMZAÇEBİ: MECLİS’İN VERDİĞİ YETKİ ÜZERİNDE BORÇLANMA MÜMKÜN DEĞİL

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi: 2020 bütçesi ile Meclis’in vermiş olduğu borçlanma yetkisinin tutarı 140 milyar lira. Bunu yüzde 5 artırmaya Hazine ve Maliye Bakanı, ikinci yüzde 5 artış için Cumhurbaşkanı yetkili. Her iki yetki de kullanılsa borçlanma limiti 154 milyar TL olur. Şu anda nakit bazında borçlanmaya baktığımızda Hazine’nin 162 milyar lirayı aşan tutarda bir borçlanma yaptığını görüyoruz. Yani yürütme organının Meclis’in vermiş olduğu yetkiyi aştığını görüyoruz. Yürütmenin Meclis’in verdiği yetki üzerinde borçlanması mümkün değil. Hazine bunu yıl bazında değerlendiriyor, yılsonuna kadar biz bu borç miktarını 154 milyar TL’nin altına indiririz gibi bir varsayıma dayandırıyor olabilir ancak bu doğru değil. Meclis’in verdiği 154 milyar TL’nin üzerinde bir lira dahi borçlanacak olsa bunun için kanun çıkması gerekir. Bütçe hakkı bunu gerektirir. 2019’da da bu durum yaşandı ve iktidar bunu alışkanlık haline getirdi. Gelir hedeflerini de revize ederek borçlanma yetkisini de ihtiyaca göre düzenleyerek yeni bir ek bütçe kanun teklifinin Meclis’e sunulması lazım, anayasaya uygun olan da budur.

TATLIOĞLU: KANUNUN TANIDIĞI YETKİ AŞILIYOR

İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu: Yılsonunda açığın 200 milyar TL’yi aşacağını hesaplıyoruz. Mevzuattan kaynaklanan limitlerinin aşılması kaçınılmaz. Ekonominin ihtiyacı olan, yeni bir makro çerçeve, yeni makro hedefler ve bu hedeflere uygun OVP ve bütçedir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ek bütçe kanununu acilen Meclis’e getirmesi gerekir. Aksi halde hükümet, kanunun tanıdığı yetkiyi aşmaktadır. Bu, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş ile yaşadığımız kurumsal aşınmanın bir göstergesi. Bu, çok açık bir şekilde TBMM’ye ait bütçe hakkının ihlali. Türk ekonomisinin 2001 krizi ardından istikrar sağladığı tek alan kamu mali disipliniydi. Fakat özellikle son 5 yıldır bu alanda da ciddi savrulma yaşanıyor.

PAYLAN: HARCAMALARIN YAPILDIĞI YERİ GÖRMELİYİZ

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan: Ekonomi yönetimi şu anda “bu rakam yıl içinde aşılabilir ama önemli olan yılsonundaki rakam” diye bakıyor. 2019’da da benzer bir şey oldu. Elbette para harcanması lazım, bütçe açığının artmasına itiraz etmiyoruz ama bütçe açığının nereden kaynaklandığını görmemiz lazım. O zaman niye bütçe yapıyoruz. Esas mesele Meclis’in bütçe hakkının ortadan kalkması. Mehmet Kaya – Canan Sakarya / Dünya