İhracatçılar tek ses: Döviz kurunu baskılamayın

İhracatçılar tek ses: Döviz kurunu baskılamayın

TL’nin yaklaşık 1 yıl boyunca yatay seyretmesinin yanı sıra başta enerji fiyatları olmak üzere artan maliyetler, ihracatçıların karlılığını da düşürdü. Fiyat rekabetçiliğini kaybeden Türkiye, diğer üretici ülkelerle rekabet etmekte zorlanıyor. Enflasyona paralel kur isteyen ihracatçı, uygun koşullarla finansman ve ithalata bağımlılığı azaltacak hamlelerin hayata geçirilmesi için destek bekliyor.

Geçen yıl ihracat yüzde 12,9 artışla 254,2 milyar dolara çıkarken, bu yılın ilk 4 ayında ise yüzde 3’lük kayıp yaşandı. Türkiye’nin ihracatı son 12 aylık verilere göre ise yüzde 4,9 artışla 251,7 milyar dolara ulaşırken, kilogram ihraç birim değeri geçen yıl 1,18’ten 1,36 dolara çıktı. 2022 yılının son çeyreğinde birim değerde emtia fiyatlarının etkisi de görüldü. Son bir yılda ihracat değer olarak artarken, tonaj bazında ise azaldı. Bu dönemde yüzde 5’lik daralma görüldü. Verilere bakıldığında ihracatta pozitif bir durum gözlenmesine rağmen lojistik, emtia ve enerji fiyatları gibi ana başlıklarda yükselen fiyatlar rakamları yukarıya çekti. Son 1 yılda döviz kurundaki değer artışının uzun bir süredir enflasyonun altında kalması, karlılığı da önemli ölçüde azalttı.

Birçok sektör pandemiden kaynaklı tedarik zincirlerinin çeşitlenmesinden sonra Türkiye’ye gelen yoğun talebin olduğu dönemi arar oldu. İhracatçılar, özellikle pazar kaybetmemek için bazı sektörlerde zararına bile satış yaptıklarını birkaç kez dile getirmişti. Bu konuya ilişkin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe de nisan ayı ihracat rakamlarını değerlendirdiği açıklamasında, “Maliyet artışları kurdaki artışın çok üzerine çıktı. Bu nedenle rekabetçiliğimizi kaybetmeye başladık. Müşterilerimiz hem bizim fiyat tutturamamamız hem de düşen lojistik fiyatlarının etkisiyle alımlarını rakip ülkelere kaydırmaya başladılar. Her zaman söylediğimiz gibi kurun en az enflasyon kadar artması gerekiyor ki, Türk ihracatçısı rekabetçiliğini koruyabilsin. Yoksa pazar kaybetmeye devam ederiz. Kaybettiğimiz müşterileri tekrar kazanmak ise yıllarımızı alabilir” demişti.

Gidişat böyle devam ederse…

EKONOMİ Gazetesi’ne konuşan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, tüm sektörlerin ortak beklentisinin rekabetçi kur olduğuna dikkat çekti. “Amacımız ürünlerimizi ucuza satmak değil, aksine katma değeri artırmak” diyen Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rekabetçi kur elimizi bu alanda kuvvetlendiren bir faktör. Çünkü ihracat yurt içinde ciddi bir ekosistem yaratıyor. İhracatçılarımızın yerli tedarikçileri olan alt sektörler ve ara üreticilerine önemli bir katkı sağlıyor. Bu sayede iç piyasa da canlanıyor. Yurt içinde artan maliyetler ihracatçılarımızın rekabetçi fiyat verme şansını ve kârlılığını azaltıyor. Bugün için ciddi bir sorun olmasa da, gidişat böyle devam ederse ihracatımız süreçten olumsuz etkilenebilir.”

2021-22 döneminin şartları aranıyor!

2021’de tedarik zincirlerinde yaşanan krizin Türkiye için önemli bir fırsata dönüştüğüne değinen Gültepe, şu bilgileri verdi: “Tedarik zinciri krizini lehimize çevirip coğrafi avantajımızı da kullanarak dönemin yükselen markası olduk. O dönem yılbaşı dolar kuru ile yılsonu arasında yüzde 80’lik geniş bir makas vardı ve ihracatçı sayımızda da önemli bir artış oldu. Üretim maliyetleri de nispeten daha düşüktü. 2022 yılında on iki aylık ortalamalara göre üretici fiyat endeksinin yüzde 128 arttığını göz önüne aldığımızda, özellikle yılın ikinci yarısından itibaren rekabet gücümüzde bir miktar kayıp yaşadığımızı söyleyebiliriz. Diğer yandan, yılbaşından bu yana dolar kuru sadece yüzde 4 artarken, maliyetlerimiz ise Türk Lirası bazında çok daha fazla arttı. Bu şartlar, maliyet avantajımızı yitirmemize sebep oluyor.”

Yatırım iştahı teşvik ve kredilerin genişlemesine bağlı

Özellikle ağır sanayi için enerjinin önemli bir maliyet unsuru olduğunu ifade eden Gültepe, “Enerji maliyetlerinde fiyat rekabetinden kopulmaması adına elektrik ve doğalgaz fiyatlarında indirimlerin sürmesi son derece önemli. Finansmana erişim olanaklarının geliştirilmesi de bir başka önemli konu. İhracata yönelik teşvik ve kredileri ne kadar genişlerse yatırım iştahı da o ölçüde artar. Kredi olanaklarının artması firmalarımızın nakit akış istikrarına da katkı sunar” dedi.

Türkiye ihracatında önemli yer tutan kritik sektörlerin temsilcileri ihracattaki rekabet şartlarını EKONOMİ Gazetesi için değerlendirirken, yeniden toparlan ve sürdürülebilir ihracat için de önerilerini sıraladı.

Hammadde temininde yerlilik artırılmalı

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister:

Maliyet artışlarının ancak bir kısmı fiyatlara yansıtılabiliyor. Fiyat rekabeti dolayısıyla şirketlerin genel olarak karlılıklarının azaldığını söylemek mümkün.

Şirketlerin enflasyon muhasebesinin olmamasından dolayı kur kaynaklı kazançlarından vergi ödemeleri devam ediyor. Muhasebedeki bu sorunun çözümlenmesi gerekiyor.

Son beş yıllık döneme baktığımızda, sektör kârlılığı açısından 2019 iyi bir yıldı diyebilirim. Buna mukabil birim kg tutarı ve toplam ihracat rakamı açısından 2022 en iyi yıldı.

Kimya sektörümüzün dünya piyasalarında rekabet gücünün artması döviz fiyatlarındaki istikrar, parite duyarlılığı ve hammadde temininde yerlilik oranının artırılması ile kalıcı olabilir.

Hammadde ihtiyacını azaltmak ve ithalatın önüne geçmek için özellikle petrokimya yatırımları önemli. Ülkemizde en az beş tane daha petrokimya tesisi yatırımına ihtiyacımız var.

Özellikle küçük işletmelerin ihracat, sanayi ve üretimle ilgili finansman sıkıntılarının büyük ölçekli işletmelere göre fazla olduğunu görüyoruz. Onlara da kaynak aktarılmasını önemli bulmakla birlikte bunun dengeleri bozmayacak bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Yüksek teknolojiye odaklanılmalı

Elektrik ve Elektronik İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Güven Uçkan:

Türkiye’nin 2022 yılı sanayi malları ihracat birim kilogram fiyatı 1,78 dolar iken elektrik elektronik sektörümüzün birim kilogram fiyatı 6,17 USD oldu. 2023 yılının ilk 3 ayında ise 6,68 dolar oldu. Sektörümüz içerisinde yüksek teknoloji ürünü olan ve en yüksek ihracatı gerçekleştirdiğimiz LCD TV ürün grubumuzun kilogram birim fiyatı ise 2022 yılında 20,26 USD seviyesinde gerçekleşti.

Maliyetlerin artması, diğer taraftan kurların enflasyon nispetinde artmaması ihracatçılarımızı olumsuz yönde etkiliyor. Sürdürülebilir bir ihracat artışı ve büyüme için firmalarımızın finansmana erişiminin kolaylaştırılması, dengeli bir kur politikasının varlığının yanı sıra maliyetlerin azaltılması, verimliliğin artırılması ve yenilikçi ürünlerin geliştirilmesi gibi faktörlere odaklanmalıyız.

Ülkemiz ihracatı içinde yüksek teknoloji ürünlerinin payı sadece yüzde 3. Öncelikli hedefimiz, ülkemiz ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmaktır. Sektörümüzde yüksek teknoloji ürünlerin payını artırmak, ihracatta karlılığımızı artırmanın, sürdürülebilir olmanın ve rekabet şansımızı yükseltmenin en önemli etkeni olarak görmekteyiz.

Konteyner fiyatlarının düşmesi de rekabetçiliği kaybettirdi

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu:

Emtia fiyatlarının atışı ihracat rakamlarının değer olarak artışına sebebiyet veriyor. Ama asıl önemli olan miktar olarak artışın gerçekleşmesi. Maalesef miktar olarak bir artış yok. Dolayısıyla değer olarak artış sürdürülebilir değil. Çünkü enflasyonist bir ortamda yükselen emtia fiyatlarının gerilemesi ister istemez ihracatı da olumsuz yönde etkiliyor. Pahalı ham maddeler ile ihracat devam ettiği zaman da bu sefer karsızlığa sebebiyet veriyor.

Konteyner fiyatlarının yüksek olduğu dönemde rekabetçiydik. Çin ile Türkiye arasındaki makas açılmıştı. Bu ciddi anlamda bize bir avantaj sağlamıştı. Pandemi sürecinde konteyner fiyatlarının yüksek olması Türkiye için bir fırsat doğurmuştu. Konteyner fiyatlarının düşmesi maalesef bizim rekabet gücümüzü kaybettirdi. Rekabet gücümüzü tekrar kazanmak için desteklerle ilgili ihracatçılar birlikleri olarak Ticaret Bakanlığımızla bir çalışma yapabiliriz.

İhracatın sürdürülebilir olabilmesi için kur politikalarının muhakkak enflasyonla aynı paralelde gitmesi gerekiyor. Faiz programlarının yatırım iştahını artıracak, yatırımı sürdürülebilir hale getirecek ve dolayısıyla ihracatı destekleyecek halde olması lazım. Uluslararası serbest ticaret anlaşmalarının yaygınlaşarak özellikle Latin Amerika pazarında, Kuzey Afrika pazarında ve uzak ülkeler statüsündeki birçok ülkede STA’ların artırılması ile ihracatın desteklenmesi gerekiyor.

2022, maliyetlerin arttığı yıl oldu

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı:

Türkiye’de kurların düşük ve enflasyonun yüksek olmasından dolayı dışarıda fiyat tutturmakta son derece zorlanıyoruz. Dolayısıyla bir an önce kurların enflasyon ile aynı seviyeye gelmesini istiyoruz.

Sektör olarak en fazla kendimizi gösterdiğimiz yıl, 2017 yılı. Bizim için çok rekabetçi bir yıldı. Emtia fiyatının yavaş yavaş gerilemesinden dolayı satış fiyatlarımızda döviz bazında yüzde 25 ile 30’luk bir makas vardı. 2020 itibarıyla maliyetler navlun fiyatlarının artışıyla beraber yükselmeye başladı.

2022 yılının başlarından, içinde bulunduğumuz dönem dahil olmak üzere, özellikle genel giderlerimizde ve TL girdilerimizde çok ciddi artışlar gördük. Navlun fiyatları daha geç gevşedi. Şu anda navlun fiyatları bizim için çok büyük bir sorun oluşturacak durumda değil.

Finansal erişimin kolay olması gerekiyor. Tüm sektörlerin, sanayicilerin finansal erişimi sorunsuz olmalı. İkinci olarak, kurla enflasyonun aynı seviyede hareket etmesi lazım. Üçüncü koşul ise yeni yatırımlar ve kapasite artışlarını sağlayabilmek için yatırım kredilerinin ve yatırım teşviklerinin cazip hale getirilmesi gerekiyor.

İhracatçı, fiyat istikrarı ve uygun koşullarda finansman istiyor

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu:

Kilogram başı değer artışının, maliyetler sebebiyle gerçekleştiği bir süreçte karlılığın artmasını bekleyemeyiz. Karlılığın; fiyatların, ürünlerin teknoloji ve kalitesindeki yükselişle arttığı bir durumda gerçekleşmesi olağandır.

Makine sektörü için fiyatta en rekabetçi olduğumuz dönem, 2021 ve 2022’nin ilk yarısı oldu. Pandemi sonrası oluşan koşullar içinde yüksek navlunlar Asya’nın fiyat rekabetini sınırlarken, enerji ve girdi maliyetlerindeki artışlar da Avrupalı rakiplerimizin fiyatlarını yükseltince Türkiye ihracat birim fiyatlarını artırmasına rağmen en rekabetçi fiyatlara sahip olmuştu.

2022 yılının ikinci yarısından itibaren fiyat avantajımızın azalmasında, öncelikle artan maliyetlere karşı Türk Lirası’nın uzun süre yatay seyretmesinin etkisi büyük. Ülkemiz müşterilerimiz için giderek pahalı hala gelirken, navlunlardaki düşüş ve Çin’in geri dönüşü, tedarik sıkıntılarının azalması gibi etkenler Asya’nın fiyat avantajını artırmaya başladı. Avrupalı rakiplerimiz de düşen enerji ve girdi fiyatları ile daha rekabetçi hale geliyorlar.

Dünyadaki koşullar her nasıl olursa olsun, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 sonunda da rakiplerimizden daha iyi sonuçlar alacağımızdan ve küresel ölçekte pazar payımızı daha da artıracağımıza inanıyoruz.

İhracatın sürdürülebilir olması ve fiyatta rekabetçiliğin sağlanması için rekabetçi bir kur politikası ve öngörülebilir döviz kurları yanında; fiyat istikrarı ve uygun ihracat finansman koşullarının sağlanması da bizce önemli adımlar olacaktır.

Uzak pazarlara ulaşmak için destekler artırılmalı

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Özkan:

Hammadde fiyatları, lojistik, üretim maliyetleri bir yandan ürün fiyatını ve ihracat rakamlarını diğer yandan da karlılığı etkiliyor.

Sektörümüz son yıllarda hem ürün hem de tasarım kalitelerini çok çok artırdı ve dünyada dikkatleri üzerimize çekiyoruz. Bu sayede hem ihracat rakamlarımız hem de ürünlerimizin ulaştığı ülke sayısı giderek artıyor. Ancak son yıllarda hammadde ve lojistik maliyetlerinin artması da karlılığı düşürüyor. Üreticiler için süreç giderek zorlaşacaktır.

En rekabetçi olduğumuz yıllardan biri 2022 yılıydı.

Başta İstanbul’un iki yakası olmak üzere, ülkemizdeki tüm mobilya üreticileri için Bursa ve Kayseri’deki gibi organize sanayi bölgeleri kurulması ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üreticiler bu sayede bir yandan geniş üretim alanlarına sahip olurken diğer yandan da bir arada olmaları sebebiyle gerek zamandan gerekse üretim maliyetlerinden tasarruf edebilirler.

İstanbul’da çok donanımlı bir fuar merkezinin olması gerektiğine inanıyoruz. Öte yandan uzun vadede Uzak Ülkeler Stratejisi gibi çalışmalarla ihracatçı üreticilerin daha çok desteklenmesi ve uluslararası piyasalarda yer almalarına zemin hazırlanması gerekiyor. İmam Güneş Ekonomim