TIR’larımız Allah’a emanet

TIR’larımız Allah’a emanet

AKILLI YAŞAM- Musa GÜNAYDIN

Biz bu satırları yazdığımızda soruna bir çare bulunabilmiş değildi. Türkiye’nin Avrupa’ya açılan en önemli sınır kapıları Kapıkule ve Hamzabeyli, Türk tırlarına kapatılmıştı. Türkiye ve diğer ülke tırları mecburen İpsala sınır kapısını kullanarak Yunanistan üzerinden Avrupa’ya yük taşıyordu…

Yol değiştirilerek geçici çözüm bulunsa da sorunun faturası oldukça ağır oldu. Günlerce süren bekleyiş ve uzun kuyruk taşıyıcıları mağdur ederken tırlarla tanışan yüklerde bozulma riski ortaya çıktı.

Sorunun kaynağı, Bulgarların Türk tırlarına transit geçiş belgesi vermeyerek geçişleri direkt olarak durdurmasıydı. Aslında Türk tarafı ile Bulgar yetkilileri arasında bu konuda bir protokol imzalanmıştı. Ancak Uluslararası Taşımacılık Derneği’nden (UND) aldığımız bilgiye göre Bulgarların kendi nakliyecileri lehine protokol dışı isteklerde bulunması söz konusu anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden oldu. Türk tarafı da karşılık olarak kendi tarafından geçişleri kapatınca sınır çift yönlü olarak kapandı.

İşin özü Bulgarlar coğrafi konumlarını kendi lehlerine kullanıyor. Böylece faturanın ağır kısmını bizim nakliyeciler ödüyor. Sonuçta bu tablo Türk nakliyecilerinin ekmek kavgasına dönüşmüş durumda. Elbette sorunun çözümü siyasilerin yani ilgili tarafların araya gelmesiyle çözülebilir. Olayın bizi ilgilendiren tarafı ise sigorta maliyetleri…

Gecikme zararı teminat dışı

Tabloya sigorta açısından baktığımızda ortada son derece vahim ve ürkütücü bir durum söz konusu. Hatta öyle ki Türk nakliyecilerin ekmek kavgasından çok ülke ekonomisinin ve sermayesinin önemli ölçüde yara almasına yol açabilecek bir riskten bahsetmek mümkün.

Malum, taşınan malların çoğunun sigortası mal sahibi firmalar tarafından yapılıyor. Malların nakliyesi esnasında bir hasar meydana geldiğinde de tazmini doğal olarak nakliyeciden isteniyor. Bu aşamada nakliyecilerin CMR sigortaları devreye girerek hasarı mal sahibi firmalara tanzim ediyor. Yani ortada iki sigorta türü var. Mal sigortası ve malı taşıyan aracın taşıdığı ürüne gelebilecek zararlara karşı yapılan sorumluluk sigortası.

Ancak burada küçük bir problem söz konusu. Çünkü her iki sigorta da gecikme hasarlarını teminat kapsamı dışında tutuyor. Hatta yakın nedeni gecikme olan hasarlar için de tazminat ödemiyor. Küçük bir örnek verecek olursak, olağan sefer esnasında yağan yağmur nedeniyle oluşan emtia zararları çok büyük olasılıkla teminata dahil ediliyor. Her ne sebeple olursa olsun gecikme ve bekleme nedeniyle oluşacak ıslanmalar ise teminat dışında değerlendiriliyor.
Elbette sadece ıslanma değil, yakın sebebi gecikme olan tüm hasarlar teminat dışında olduğu gerek klozlar gerek sigorta genel şartları ve CMR konvansiyonunda açıkça belirtiliyor. Yani sınır kapılarında bekleyen araçların gerçekte hiçbirinin sigortası bulunmuyor. Bir başka deyişle sigortaları işlevsiz hale geliyor. Sefer tamamlanıp mal teslimi sonrasında tespit edilen hasarların sebebi bekleme ise tazminat ödenmiyor.

UND yetkilileri, uzun tır kuyruklarında frigo (soğuk zincir) araçlara geçiş önceliği verilmeye başladığını söylüyor. Ancak bu iyi niyetli önlemin soruna çare olacağını düşünmek zor. Konuyu yine bir örnekle açıklamak gerekirse, rutin sevkiyat süresi beş gün olan bir seferin bekleme nedeniyle on günde tamamlandığını düşünelim. Seferin dokuzuncu gününde emtianın başına gelebilecek hiçbir hasar teminat altında olmuyor. Kısacası milyarlarca dolarlık ithalat ve ihracat malı Allaha emanet naklediliyor.