“Yaşatmak için yaşamak zorundayız!”

“Yaşatmak için yaşamak zorundayız!”

AKILLI YAŞAM DERGİSİ/ÖZLEM BAYBURS

CEO Yavuz Ölken, depremin etkilerinin AXA Sigorta’nın büyüme hedeflerinde aksama yaratmayacağını düşünüyor. Groupama Sigorta satın almasıyla birlikte pazar paylarının yüzde 10’lara çıkacağını tahmin eden Ölken, “Hedefimiz 1 + 1’i 3 yapmak” diyor…

Deprem bölgesine yönelik yoğun destek çalışmaları yürüten AXA Sigorta, felaketten etkilenen acenteleri ve müşterileri için de aksiyonlar almaya devam ediyor. AXA Sigorta CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yavuz Ölken, şirketlerine gelen hasar dosyalarının 4 milyar TL’lik toplam ödemeye karşılık olduğunu belirtiyor ama depremin büyüme hedeflerinde herhangi bir aksamaya neden olmayacağını da ekliyor. 

Depremin sektöre bilançosunun haziran ayında daha net ortaya konabileceğini öngören Ölken, felaketin yaşandığı alandaki sigortalılık oranının düşük olmasına üzüntüyle vurgu yaparak, “Tam sigortalılık olsaydı 10 milyar Euro civarında tazminat ödenirdi” diyor. 

Deprem sonrası konut, kasko ve iş yeri sigortalarında hızlı bir akış söz konusu olduğuna işaret eden Ölken, AXA’ya gelen talebin iki kat arttığını kaydediyor.

Yavuz Ölken, Groupama’nın satın alma işlemlerinde son detaylar üzerinde çalışıldığını belirtiyor ve birleşmeyle bin acenteyi daha bünyelerine katacaklarını ifade ediyor. Birleşme sonrası pazar payının yüzde 10’lara ulaşacağını tahmin eden Ölken, hedeflerinin 1+1’i 3 yapmak olduğunu vurguluyor…

Sigorta sektörünün ana gündemi olan deprem felaketiyle başlayalım isterseniz. AXA Sigorta’nın bu süreçte yaşadığı deneyimi anlatabilir misiniz?

Her şeyden önce şunu vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum: 6 Şubat depremleri benzersiz bir felaketti! Birbirine komşu iki canlı fayın ardışık kırılmasının nadiren görülen, hatta 500 veya bin yılda bir görülebilen bir durum olduğunu yaşayarak öğrendik. Peşi sıra meydana gelen artçı sarsıntılarıyla bir deprem sağanağı oluştu. Bu felaket hem sismoloji hem de sigorta tekniği açısından çok zorlu, toplumumuz ve ülkemiz için de sarsıcı oldu.

Depremin ilk gününden itibaren deprem kriz komitemizle beraber eksperlerimizin bölgede güvenli bir şekilde görev yapmasını sağlamak için karavanlarımızı devreye soktuk. Çalışma arkadaşlarımla beraber ben de depremin ilk günlerinde bölgedeydim. Bütün şehirleri sokak sokak gezdik. Hasar yönetiminde proaktif olmayı hedefleyerek hareket ettik. 

Büyük acılara tanık olmak çok zordu. Bölgeyi gezerken bir sigortacı olarak ne kadar önemli bir meslek yaptığımızı idrak ettik. Yaraları sarmak için üzerimize düşen büyük görevi hakkıyla yerine getirmeye çalıştık. 

Elbette bu süreçte sadece hasara odaklanmadık. Ayni ve maddi yardımlarımız da oldu. AXA Grubu’nun ülkemize aktardığı deprem yardımının toplamı 60 milyon TL’yi buldu. “AXA Tüm Kalplerde” gönüllüleri hemen devreye girdi. AXA Kore, AXA Meksika, AXA İspanya’dan ülkemize maddi yardımlar getirdik ve en doğru noktalara ulaşmasını sağladık. Barınma ihtiyacına yönelik altyapı çalışmaları yaptık, çadır kent kurulumlarında çalıştık. AXA Sigorta, GEA Arama Kurtarma, Türkiye Voleybol Federasyonu, Türkiye Sigorta Birliği iş birliğinin yanı sıra AFAD ve Kızılay koordinasyonuyla deprem bölgesine ayni ve nakdi yardımlarımızı gönderdik. Çalışmalarımıza halen devam ediyoruz. 

4 BİN 200 HASAR DOSYASI AÇTIK

AXA Türkiye depremden nasıl etkilendi? Hasar oranınız nedir?

AXA olarak böyle bir afete çok hazırlıklıydık. Rezervlerimizi her zaman çok güçlü tutuyoruz ve reasürans anlaşmalarımızı yapılandırdık. Güvenli bölgede kalmayı tercih ettiğimiz bir iş prensibine sahibiz. Bu güçlü yapımız hızlı hasar ödememize katkı sağladı. Hasar yönetimindeki ve sahadaki dinamik yapımız aksiyonumuzu aksatmadı. Deprem bölgesindeki çalışma arkadaşlarımız büyük özveriyle en zorlu koşullarda dahi göreve dönerek hemen hasar ödemeye odaklandı.

Depremlerden tüm sektörde olduğu gibi bizim de en çok acente sistemimiz etkilendi. Maalesef can kayıplarımız oldu. İşyeri ve konut kayıplarımız var. Halen o coğrafyadaki acentelerimizi azami destekle yeniden ayağa kaldırmak için çalışıyoruz. Mart sonu itibariyle 4 bin 200 adet hasar dosyası açtık, 750 milyon TL’den fazla hasar ödemesi yaptık. İhbar edilmiş hasarların toplamını 4 milyar TL olarak öngörüyoruz. 

SINAİ TESİSLERDE HASAR MEBLAĞI BÜYÜK

En çok ne tür hasarlar söz konusu?

Say olarak bakarsanız sivil, ticari, sınai hasarlar olarak sıralayabiliriz. Açtığımız 4 bin 200 hasar dosyasının yüzde 60’ı sivil rizikolardan oluşuyor ve ticari işletme oranı yüzde 25. Sınai rizikoların oranının yüzde 8’leri geçmediğini görüyoruz. 

Sayı değil meblağ olarak bakarsak yüzde 8’lik sınai kesim, toplamın yüzde 40’ını oluşturuyor.

Deprem sigorta sektörünü sizce nasıl etkiledi?

Mart ayı sonu itibarıyla sigorta sektörü 2.5 milyar Euro hasar tazminatıyla karşı karşıya kaldı. DASK da 1 milyar Euro civarında hasar ödemesi yapacak. Haziran ayının ortalarına geldiğimizde depremin sonucunda ortaya çıkan tüm zararları göreceğimizi ve hasar ödemelerinin yüzde 90-95 oranında tamamlanacağını tahmin ediyorum.

11 ilimizi kapsayan deprem bölgesindeki sigortalılık oranı sivil ve ticari rizikolarda yüzde 30-35 seviyesinde. Sınai rizikolarda ise bu oran yüzde 80-90’larda. DASK’ın da bölgedeki penetrasyon oranı yüzde 49-50. Bu tablo hasarın sadece üçte birinin sigorta şirketleri tarafından ödenebileceğini gösteriyor. Oysa tam sigortalılık olsaydı yaklaşık 7.5-10 milyar Euro arasında bir tazminatı sigorta ve reasürans sistemi ülke ekonomisine geri ödeyebilirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan tüm maddi kayıpların toplamı 100 milyar doların üzerinde. Bu kayba karşılık sigortanın karşılayacağı oran 2.5-3.5 milyar Euro ile sınırlı kalıyor.  Oysa tam sigortalılık olsaydı 10 milyar euro ödenebilirdi. 

Büyük afetlerde sigortalar aracılığıyla ekonomiye döndürülen tutar az değildir. Bunu oran olarak hesaplayıp sadece yüzde 10 olarak düşünmemek lazım. Amerika’daki büyük kasırgaları hatırlayalım. Orada da ekonomik zararlarla sigortalı zararı arasında büyük bir fark vardı. Ancak bahsedilen ekonomik zararın içinde ticaret, ihracat, altyapı, yollar, köprüler kısacası her şey var. Yüzde 10-20 arasındaki yük sigorta sisteminin, kalanı da kamunun sırtında kalıyor. Ülkemizde bu oran sadece yüzde 3.5. Kalan zarar kamunun sırtına yük olarak biniyor. İşte sigortanın ne kadar önemli olduğunu bu tablo bize bir kez daha göstermiş oldu. 

Sigorta sektörünün ödemeye devam ettiği 2.5 milyar Euro hasar tazminatının reasüre oranı ne kadar?

Tahminim yüzde 10 civarında sektörün konservasyonu olacağı yönünde. Yani yüzde 10 sektörün özkaynaklarıyla ödenecek. Kalan yüzde 90’ı da reasürans tarafından karşılanacak. Tazminat tutarı çok yüksek. 2.5 milyar Euro’luk tazminatın önemli bir kısmı yurt dışından reasüre edilmiş olsa da özellikle sermaye yeterlilik oranlarına, nakit akımına olan etkilerini düşünerek mutlaka sigorta sektörünün güçlü finansal yapısını sürdürmeye devam etmesi lazım. 

AXA olarak geçen yıl en güçlü kasımız olan rezerv seviyemizi en yüksek seviyede tutmayı başardık ve 2023’e rezervli girdik. Bu sayede depremi bilançomuzu tahmin edilebilir ve çok rahat yönetilebilir şekilde belirleyebiliyoruz.

Diğer şirketler için durumu değerlendirebilir misiniz?

Depremin sektöre etkilerini haziran bilançolarında göreceğiz. Şimdiden bir şey söylemek zor. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tüm şirketlerin finansal verilerini çok net takip ediyor, gerekeni yapacaktır. Sigortacılar olarak hep iki üç adım ileriyi planlayarak yaşamak zorundayız. Kısa dönemli strateji geliştirmenin mümkün olmadığı bir mesleğimiz var.

PENETRASYON ARTTIKÇA MALİYET AZALIR

Reasürans maliyet artışı olacak mı? Tüketiciye bu nasıl yansıyacak?

2022 kapanışında küresel düzeyde yaşanan krizlerden dolayı reasürans kapasiteleri zaten daralmıştı. Deprem elbette reasürans fiyatlarını artıracak. Bunun nasıl ve ne zaman olacağını, tüketiciyi nasıl etkileyeceğini ancak eylül ayında görebiliriz. Ancak kişisel öngörüm, reasürans maliyetimizin yüzde 50 ila 75 arasında artacağı yönünde. Bu artış direkt olarak tüketiciye yansımaz. Bunları portföyün ve risklerin bulunduğu noktalara ve ürünlere göre yaymak gerekecek. Ama mutlaka bir fiyat artışı olacak. Yüzde 15-20 artış olur demek için çok erken. Anca şu bir gerçek ki sigortalılık oranımız artarsa maliyet artışı da o kadar paylaşılır.

YAŞATMAK İÇİN YAŞAMAK ZORUNDAYIZ 

Depremin sektöre öğretileri sizce neler oldu?

Deprem bölgesini ziyaretlerimden birinde Malatya’da büyük yatırımları olan ve depremden etkilenen bir iş insanı bana şunu söyledi: “Yaşatmak için yaşamak zorundayız!” Evet, hala yorgun, kırgın ve üzgünüz ama yaşatmak için yaşamak zorundayız. İşte bu şiarı sektörümüz için de uyarlayabiliriz: Sigorta sektörü yaşatmak için yaşamak zorunda! Sigortalılık oranını en yükseğe çıkarmak şart! İster DASK, ister gönüllü sigortalar, isterse sınai veya ticari olsun mutlaka sigortalılık oranını yukarı çıkarmalıyız.

Riziko ve sigorta bedelleri uyumunu da önemsemeliyiz. Çünkü bizi en çok eksik sigortayla karşılaşmak ve güncellenmemiş sigorta bedelleri üzüyor. AXA olarak doğru sigorta bedellerinin tüketiciye ulaştırılması konusunda çok uyarı yapıyoruz. Burada tüketicide farkındalık yaratma mesuliyeti biz sigortacılarda. Bu konuda sektörün çok çalıştığını biliyorum ama sigortalılarımızın prim hassasiyeti için daha çok uyarıya ihtiyacı var.

İŞ SÜREKLİLİĞİ PLANINDA EKSİĞİZ

Risk yönetimi planlamasında iş sürekliliği planları maalesef ıskalanıyor. Başımıza bir şey gelirse işimizi nasıl devam ettireceğimizin önemini deprem bir kez daha gösterdi. Afet veya kriz olduktan sonra değil, öncesinde hazır olmak lazım. 

Bize bu depremin öğrettiği en önemli şeylerden biri de aile birleşmesi oldu. Doğal afetler ve krizler sonrası çalışanlar, yöneticiler ve bireyler önce ailelerin güvenliğini sağlamak zorunda. Yöneticilerimiz belli süreler çalışanlara kavuşamayacağını da idrak etmeli ve bu durumu nasıl yöneteceklerinin planı da hazır olmalı. Bunun desteği de sigorta sistemi kapsamında yer almalı.

2023 için başlıca odak alanlarınız, hedefleriniz nelerdi ve depremler bu hedefleri ne kadar etkiledi?

Bu mesleğin ana hedefi penetrasyon artırmak. Dolayısıyla bizim de ana hedefimiz büyümek. 2023’e elbette büyüme hedefiyle girdik. Prim değil poliçe ve müşteri sayısında büyümeyi amaçlıyoruz. Primli büyümenin çok sürdürülebilir olduğunu düşünmüyoruz. Hedefimiz bütün branşlarda büyüme. Tamamlayıcı sağlık, sağlık, kasko, konut, nakliyat, iş yeri gibi tüm alanlarda optimum portföy dengesini gözeten bir hedefimiz var. 

2023 kârlılık hedefinin etkileneceğini baştan biliyoruz. Çünkü deprem yılın başına denk geldi. Bu yüzden şimdi azami verimlilik, sadeleşme ve maliyet yönetimine odaklanarak biraz daha bilanço üzerindeki baskıyı azaltmaya çalışacağız. Büyümede sorunumuz yok. Depremde gösterdiğimiz performans önemli ama geçmişten gelen AXA markasının güçlü yapılanması salgın döneminde de kendini göstermişti. Şimdi bunun etkilerini görüyoruz.

KONUT VE İŞ YERİ SİGORTASINDA 2 KAT ARTIŞ VAR

Deprem sonrası ilgi nasıl peki? Artış var mı?

Elbette artış var. Sigorta ihtiyacını hatırlayan sigortasız kesim gelmeye başladı. Konut, kasko ve iş yeri sigortalarında hızlı bir akış söz konusu. Geçmişteki olaylarda da böyle olmuştu. İlk 45 gün panikle sigorta satın almaları hızlanır ama daha sonra normalleşir. Son depremlerin şiddetinin ve etkisinin çok büyük olması bu sefer bu etkiyi ilk 45 günle sınırlamadı. 2-2.5 aya yayıldığını görüyoruz. Bence bu ilgi sonrasında normalleşecek. 2023’ün ilk 6 ayı için planladığımız konut ve işyeri sigortası hedefine ilk 3 ayda ulaştık. Yani iki kat artış var.

GROUPAMA ÇOK KIYMETLİ BİR KAYNAK

AXA 2023’e bir satın almayla girmişti. Deprem nedeniyle biraz gölgede kaldı. Biraz da Groupama Sigorta satın alma sürecinizden söz eder misiniz?

Groupama’nın ülkemizden ayrılma kararını duyduktan sonra büyüme tutkusu olan bir şirket olarak hemen ilgilenmeye başladık. Groupama bize göre çok kıymetli bir kaynaktı. Talip olduk ve satın alma gerçekleşti. SEDDK ile Rekabet Kurulu’ndan gerekli onayların alınmasını takiben satın alma süreci tamamlanacak. Hedefimiz Groupama ve AXA çalışanlarını bir an önce bir araya getirmek. Bu birleşmeyle biraz daha büyük, daha kucaklayan ve daha yakın temas kuran bir şirket olarak faaliyetlerimize devam edeceğiz. Ana felsefemizde ve stratejimizde hiçbir değişiklik olmayacak.

PAZAR PAYIMIZ YÜZDE 10’LARA ÇIKACAK

Bu birliktelikle hedefleriniz neler?

Groupama’yla sözleşmesi olan bütün acentelere kapımız açık. Tahminimizce binin üzerinde yeni acente kazanımımız, 300’ün üzerinde de yeni çalışma arkadaşımız olacak. Hedefimiz 1+1’i 3 yapmak. Önümüzdeki 18 ila 36 aylık süreçte bugünkü iki şirketin toplam pazar payının üzerine çıkmayı amaçlıyoruz. Mekanik birleşmeyle bugünkü pazar paylarını topladığınızda yüzde 8.5-9’ları buluyoruz. 18 ila 36 ay içinde bu payı bir veya bir buçuk puan artırarak yüzde 9.5-10’a yükseltmeyi istiyoruz.

Ürün ve hizmet kapsamında değişiklikler olacak mı?

Birbirlerine benzer deneyimleri olan şirketleriz. Groupama’da sektörü iyi bilen deneyimli profesyoneller var. AXA kadrosu da yeni takım arkadaşlarıyla güçlenerek daha ileri koşmayı bekliyor. Öte yandan bu adım AXA Grubu’nun Türkiye’ye güvenini göstermek açısından da bu aksiyon önemli. Hem ekonomik hem siyasi belirsizliklerin olduğu bir dünya düzeninde AXA’nın ülkemize yatırım yapması, operasyonlarını büyümeye dönük bir yatırımla desteklemesi AXA Türkiye için çok gurur verici. Bunu ülkemizdeki fırsatları iyi yönetmemiz ve geçmiş yıllardaki iyi performansımızın bir karşılığı olarak görüyorum.

Nasıl bir yapılanma olacak?

İşimizi birlikte büyütmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz ve müşterilerimiz, iş ortaklarımız ve çalışanlarımız için sorunsuz bir geçiş sağlayacağız. İki şirketi birleştiriyoruz. Gelecek arkadaşlarımızın hepsinin yerleri hazır. Sahada hep beraber hizmet edeceğiz. Bu bir yatırım, dediğim gibi buradaki hedefimiz 1+1’i 3 yapmak.

Peki AXA’nın hedefinde başka şirketler de var mı?

Sürdürülebilir, iç yapısı dengeli ve gelecek için bizim planlarımızla uyumlu gördüğümüz fırsatları her zaman değerlendiririz. Bu bir şirket, kanal veya iş ortaklığı olabilir. 

Peki sizce geleceğin sigortacılığında neler olacak? Geleceğe güvenle bakabilmek için sektörün nasıl bir yol haritası izlemesi gerekiyor?

33 yıldır bu sektördeyim. Yavaş da olsa sigortalanma oranının yükseldiği bir gerçek. Büyümeme dışında bir alternatifimiz yok. Kişi başı sigorta poliçe sayısını artırmalıyız. Geleceğe güvenle bakabilmek için sigortacılar olarak öncelikle pürüzsüz hizmet vermemiz şart. Hem acenteye hem tüketiciye pürüzsüz hizmet vermeli ve teknolojik altyapımızı mükemmel işletmeliyiz. İş süreçlerimiz yalınlaşmış ve sade hale dönüşmeli. Finansal gücümüz çevik olmalı. Gelecek riskleri finansal yapılanmamızda öngörmeliyiz. İşte bütün bunları sağlayabiliyorsanız büyüyebilirsiniz. AXA için saydığım tüm bu unsurlar hazır.

Büyüme fırsatı gördüğünüz alanlar neler?

Kurumsal ticarette ciddi fırsatlar var. Bireysel alanda da var. Yeni nesil sigortacılık diyebileceğimiz alanları yatırım dönemi olarak görmemiz lazım.  Ama AXA olarak biz aile sigortacılığına çok önem veriyoruz. Bunu geleceğin sigortacılığı olarak görüyoruz. Bu çerçevede müşterilerimizi aileleriyle bir bütün olarak değerlendiriyor ve onları etkileyen tüm risk faktörlerini kapsamaya çalışıyoruz. Aileler bir küçük işletme kadar özen gösterilmesi gereken yapılar. Bütün acentelerimize de bunu tavsiye diyoruz. 70 binli sayılarda olduğumuz aile sigortacılığı poliçe sayısını ilk etapta 100 binlerin üzerine çıkarmak istiyoruz. Bunu yaparken de sağlık sigortasını merkeze koyuyoruz.

TSS’DE 540 BİNİN ÜZERİNDEYİZ

Tamamlayıcı sağlık sigortası AXA’nın son 5 yılda en çok odaklandığı alan. Bu süreçte poliçe sayımızı 540 binin üzerine çıkardık. Bunu elbette acentelerimizle başardık. Çünkü doğru konumlandırdık ve doğru ürünü, doğru zamanda doğru fiyatla sunduk ve meyvelerini gördük. Son 3 yıldır konut ve ticari sigortacılıkta gelişiyoruz, risk yönetimine odaklanıyoruz. Bol bol müşteri ziyareti yapıyoruz. Bu da bir yatırım dönemi. 

TRAFİKTEKİ YENİ YÜK İÇİN HAZIRLIK YAPACAĞIZ

Sektör önümüzdeki dönemde en çok neyi konuşacak? 

Önce depremi düzgün bir şekilde tasfiye edeceğiz. İlk etapta alnımızın akıyla çıktık diyebiliriz. Akabinde sermayeye etkilerini göreceğiz. Gerekirse sermayedarların destekleriyle güçleneceğiz.

Anayasa Mahkemesi’nin bu yıl aldığı bir karar doğrultusunda, trafik sigortaları üzerinde yeni bir yük ortaya çıktı. Bunu ister istemez konuşacağız. Bu karar geçmişi de şirketlerin rezervlerini de bugünkü fiyatlamayı da gelecekteki hasar ödemelerini de etkiliyor. Bu konuda hazırlıklar yapacağız. Gelecekte trafik sigortalarını daha stabil hale getirmek için serbest tarife, doğrudan tazmin gibi konularla ilgileneceğiz. Bir yandan da büyümeyi, sigortalılık oranlarını artırmak için neler yapacağımızı konuşacağız.

Sektöre bu konuda bir mesajınız var mı?

Öncelikle sakin olmalıyız. Malum, kültür olarak da toplumumuz genelinde bir telaş söz konusu. Her işimizi hararetli yapıyor, öncelikleri doğru belirleyemiyoruz. Ülke sigortacılığını bir noktaya getirilebilmek için çatı kanunun yeniden yapılanması lazım. Bazı konular parça parça kalıyor, birbirini tamamlayamıyor. Bizler odaklanıp bu hedef doğrultusunda hareket etmeliyiz. Resmi sade çizdiğinizde atacağınız adımları, nerede gelişim göstermemiz gerektiğini daha iyi belirleyebiliyorsunuz.