Düzenlemeler aracılara kurban edilmesin

Düzenlemeler aracılara kurban edilmesin

Net kriterler sağlanmadığı zaman mağdur vatandaşların sistemi dejenere eden gruplarca istismar edildiği herkes tarafından biliniyor. En ufak kazada Türkiye’nin her tarafından 200’e yakın aracı arayıp vekalet almak için taciz ediyor. 

Geçen hafta trafik sigortalarıyla ilgili bazı gelişmeler gündemi meşgül etti. Yasanın görüşmeleri sırasında zorunlu trafik sigortasına ilişkin iki madde yeniden ele alınmak üzere AK Parti’nin verdiği önergelerle tekliften çıkarıldı. AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan diğer siyasi parti gruplarıyla Adalet Komisyonunda yapılacak müzakerelerden sonra düzenlemeyi yeniden getireceklerini söyledi.Yani düzenleme reddedilmedi geri çekildi. İki kelime arasında büyük fark var. Böyle olunca geçen hafta sektör bunu konuştu.

Peki iki madde neden tekliften çıkarıldı?  Meclis gündemine ne zaman gelecek?

Ankarada sigortacılara karşı güçlü bir lobi var bu hiisediliyor. Peki bu lobiyi kimler yapıyor? Şimdilik ‘aracılar’ olduğu yönünde görüşler olduğunu söyleyip asıl konuya geçelim? Aracılar derken acenteler değil elbette, özellikle ölümlü kazalarda hastene, ölen insanların yakınları ve mahkeme arasında mekik dokuyan ve her fırsatta sigorta şirketlerini dava ederek haksız kazanç peşinde koşan aracılardan bahsediyoruz.

Türkiye’de aktif olarak faaliyet gösteren 62 sigorta ve 3 reasürans şirketi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme Denetleme Kurumu’nun yayımlamış olduğu en son rapora göre Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının 30 katına tekabül eden 129,3 Trilyon TL teminat sunarak ülkemizin ekonomik değerlerine ve vatandaşımızın can ve malına gelebilecek zararlara karşı güvence sunuyor. Sektörün önemini anlatmak için bunu bir kenara yazalım. 

 

Sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren, 62 sigorta ve emeklilik şirketi, 3 reasürans şirketi, yaklaşık 16.000 acente, 156 broker, 1.260 eksperin yanı sıra sigortacılık sektörü doğrudan ve dolaylı yaklaşık olarak 200.000 kişiye istihdam olanağı sağlıyor. Sektör bu kadar büyüklüğe ualaşınca tartışmlar da bitmiyor. 

Sektörden ekmek yiyen aklı selim herkesin talebi kuralları standart olan, sık değişmeyen, matematiğe dayanan öngörülebilir bir sigorta dünyasının olması. Yani kuralların net olarak bilinmesi ve ona işleyişin olması. .

Son dönemlerde TBMM’ye sevk edilen Karayolları Trafik Kanununda yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin gerçeği yansıtmayan açıklamalar dikkat çekiyor. Anlayan da yazdı anlamayan da… Gereksiz bir tartışma uzayıp gitti. Sigorta sektörünün tüm paydaşlarının talebi, kuralları standart olan, sık değişmeyen, matematiğe dayanan öngörülebilir bir sigorta dünyasıdır. Yasal düzenlemelerin amacı herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, keyfi uygulamalara karşı koruyucu önlem içermesi ve böylelikle hukuki güvenliğin sağlanması, yurt genelinde ve benzer durumdaki kişiler bakımından aynı şekilde uygulanabilmesinin sağlanmasıdır.

Net kriterler sağlanmadığı zaman mağdur vatandaşların sistemi dejenere eden gruplarca istismar edildiği herkes tarafından biliniyor. Örneğin bir yakınınız küçük bir kaza yapınca koluna küçük bir platin takılsa, 1 yıl içerisinde Türkiye’nin her tarafından 200’e yakın aracı arayıp vekalet almak için taciz ediyor. Siz ‘iş görmezlik durumu yok’ dedikçe onlar, ‘Yüzde 20 rapor alırız, sigorta şirketinden 20 bin alırız yarısı sizin yarısı bizim’ deyip duruyor. 

Evet, bu net kriterler sağlanmadığı zaman mağdur vatandaşlar sistemi dejenere eden gruplarca istismar edilliyor. buna bizzat şahit olmuş biri olarak yazıyorum. Bu durum trafik sigortası tazminat dosyalarının ticari bir meta haline gelmesine yol açıyor.  

Sorumluluk sigortaları kişinin kusurlu hareketleri sonucunda kusur oranı ve teminat limiti ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişinin malında ve canında meydana gelen zararı tazmin etmek amacını taşıyan sigorta ürünleridir. Zorunlu Trafik Sigortası da Karayolları Trafik Kanununun 91’inci maddesine göre ihdas edilmiş bir zorunlu sorumluluk sigortasıdır. Karayolları Trafik Kanunun 85’inci maddesinde de araç işleteninin sorumluluğunun sınırı çizilmiştir.

Diğer taraftan hukukun temel bir ilkesi olan “Kişinin kendi kusurundan faydalanamaması” ilkesi sorumluluk hukuku çerçevesinde trafik sigortası için de geçerlidir.

 

Yasal düzenlemelerin net olmaması nedeniyle sorumluluk sigortalarının yukarıda belirtilen özelliklerine rağmen yargı organları tarafından farklı kararlar alınabilmesine yol açmakta ve sektör öngörülemeyen yüklerle karşı karşıya kalmaktadır ve geçmişte bunun örnekleri yaşanmıştır.

 

Bu alandaki en önemli örneklerden bir tanesi 2011 yılında kusurlu işleten/sürücünün destek yoksun kalanlarına da tazminat ödenmesine ilişkin yargı tarafından alınan karar sonrasında sigorta şirketleri gerek karar sonrası açılan tazminat dosyaları için, gerekse primini almadıkları ve zamanaşımı süresi dolmamış ve henüz ödemesi yapılmamış geçmişe ait dosyalar için sigorta tekniğine ve sorumluluk hukukuna uygun olmayan tazminatları ödemek zorunda kalmışlardır.

 

Sektör trafik sigortasında uzun zamandan beri zarar açıklamasına rağmen tazminat hesaplama usul ve esaslarındaki belirsizlikler ve bu belirsizliklerin neden olduğu kararların etkisi ile 2012 ve 2015 yılında sadece trafik sigortasını değil tüm hayat dışı branşları etkileyecek şekilde zarar açıklamıştır. Zorunlu trafik sigortasında 2012 yılında açıklanan 1,3 milyar TL, 2015 yılında açıklanan 2,4 milyar TL zarar, 2012 yılında hayat dışı branşlarda toplam 567 milyon TL, 2015 yılında 418 milyon TL teknik zarar edilmesi sonucunu doğurmuştur.

 

Yaşanan sorunların giderilmesini teminen 2015 yılında genel şartlarda yapılan değişiklik ile standardizasyon sağlanmaya çalışılmış, 2016 yılında Karayolları Trafik Kanununda yapılan değişiklik ile de tazminat hesaplanma usul ve esaslarının belirlenmesinin kanuni dayanağı sağlanmıştır. Ancak, Karayolları Trafik Kanunun 90 ve 92’nci maddelerinin bazı maddelerinin iptal edilmesiyle tekrar bir belirsizlik ortamı oluşmuştur.

 

Amacımız; tazminatın, sistemi suiistimal edenlere değil doğru kişiye ve en kısa sürede ödenmesidir.

 

Sigorta şirketlerinin asli görevi tazminatların ödenmesidir. Ancak tazminatın, sistemi suiistimal edenlere değil doğru kişiye ve en kısa sürede ödenmesi esastır. Dolayısıyla geçmişte yaşanan tecrübelerden de ders alarak konunun Kanun yoluyla netleştirilmesi önem arz etmektedir.

 

Asılsız haberler sistemdeki boşluklardan yararlanan belli menfaat grupları tarafından yayılmaktadır. Kanun tasarısı ile ilgili gerçekler aşağıda belirtilmektedir.

 

Mevzuatta oluşan boşluklar trafik sigortası tazminat dosyalarını ticari bir meta haline getiren gruplara yaramakta ve bu kişi ve gruplarca tazminat ödeme usul ve esaslarının netleştirilmesi ve standardizasyona gidilmesine karşı çıkılmakta ve asılsız haberler yayılmaktadır. Kanun tasarısı ile ilgili gerçekler aşağıda belirtilmektedir.

 

·         Standartların ve kriterlerin net olmaması nedeniyle geçmişte yaşanan sorunlardan ders çıkartılarak bu sorunların bir daha yaşanmamasını istiyoruz.

 

·         Keyfilik talep edilmiyor. Türkiye gerçeklerini yansıtan ulusal yaşam tabloları, Türkiye’deki ekonomik gelişmelere göre güncellenen iskonto oranları kullanılmasını ve tazminat ödeme usul ve esaslarının çerçevesinin Kanunda belirlenmesini talep ediyoruz.

 

·         Standartlar ve şeffaflık olsun; kişilerin, şirketlerin, aracıların bilirkişilerin takdirinde bir şey kalmasın, hesaplamalar kişiden kişiye değişmesin istiyoruz.

 

·         Anayasa Mahkemesi Kararı dikkate alınarak kanunilik ölçütü kapsamında teminat dışında kalan hallere ilişkin düzenlemelerin 2918 sayılı Kanuna eklenmesini talep ediyoruz.

 

·         Ülkemizde sigorta, emeklilik ve reasürans şirketlerini, sigorta aracılarını ve sigorta eksperlerini temsil eden kurumlar 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda belirlenmiştir. Bunun dışında kalan kişi ve kuruluşların görüşlerini açıklamaları doğal hak olmakla birlikte sektörün tamamını temsil etmediklerini önemle vurgulamak isteriz. Ayrıca gerçeği yansıtmayan görüşlerin açıklanmasının bu hakkın suiistimal edilmesi olduğu görüşünü taşıyoruz.

 

·         Ülkemizde kamu otoritesinden ruhsat alarak aktif olarak sigorta eksperliği mesleğini icra eden 1.260 eksper bulunmaktadır. 1.260 eksperin tamamı TOBB Sigorta Eksperleri İcra Komitesi üyesidir. Sigorta Eksperleri İşveren Sendikası’nın üye sayısı 12’dir. 12 üyesi olan bir sendikanın tüm eksperleri temsil etmesi mümkün değildir.

  

·         Kanun tasarısında eksperleri ilgilendiren maddi tazminatlara ilişkin bir fıkra bulunmakta olup söz konusu fıkra da eksperlik mesleğinin yapılmasını engelleyecek bir fıkra olmayıp, değer kaybına neden olmayacak basit hasarlar ile çekme belgeli ve hurda belgeli araçların değer kaybı teminatı dışında tutulmasına ilişkindir. Kanun tasarısının diğer maddeleri eksperlerin görev alanına girmeyen bedeni tazminatlara ilişkindir.

 

·         Kanun tasarısına ilişkin yapılan açıklamaların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar tarafından yapıldığı açıktır. Kanun tasarısı reddedilmemiş olup Adalet Komisyonunda görüşülmek üzere geri çekilmiştir. Ayrıca iddia edildiği gibi 1, 2 ve 3’üncü maddeler geri çekilmemiştir. Kanun tasarısında zorunlu trafik sigortasına ilişkin 2 madde olup 3 ve 4’üncü maddelerdir.

 

·         Tasarıda yer alan düzenlemeler tamamen tazminat ödeme usul ve esaslarına ilişkin çerçevenin belirlenmesine yönelik olup iddia edildiğinin aksine standartlar sağlanarak tüm taraflar için öngörülebilir bir tazminat ödeme yapısı oluşturmaya yöneliktir.

 

·         Kanun tasarısı SEDDK’nın görüşü ve teknik desteği ile 65 milletvekilimizin imzasıyla TBMM’ye sunuldu.