Kovid-19, sadece bir virüs hastalığı değildir

Kovid-19, sadece bir virüs hastalığı değildir

Yazar: Prof. Dr. Gökçen Orhan

Kovid-19, zannedildiğinin ötesinde, yalnızca akciğerleri tutan bir enfeksiyon değildir. Virüs enfeksiyonu yanında damar içinde pıhtıların oluşumuyla seyreden damar hastalığıdır. Kovid-19 bir grip türüdür. Hepimiz grip geçiririz ancak bu kadar ağır seyretmeyebilir. Kovid hastalığında -genetik olarak veya başka nedenlerden dolayı- vücut bu hastalığın etkeni olan virüse çok ciddi bir karşı reaksiyon gösteriyor. Adeta vücut çıldırıyor. Kovid etkenine karşı vücut savunma sistemi çıldırdığında, -sitokin fırtınası ya da hiperimmün yanıt- virüsü yok etmek için organizmamız normalin çok üzerinde tepki gösteriyor. Bu tepki ile, damar cidarı bozularak, damarların içinde pıhtılar oluşuyor. Organlara giden en uç damarlarımız pıhtılarla tıkandığında organlarımız beslenemiyor, fonksiyonları bozuluyor.

Pıhtılar en sık akciğer, karaciğer, böbrek, sonra kalp damarında oluşuyor. Bu yaygın pıhtılaşma o kadar hızlı seyrediyor ki tedaviye rağmen kovid’ten insanları kaybediyoruz. Bunun için pıhtı oluşumu ve pıhtıyla savaşmak tedavide çok önemli. Kovid tedavisinde verilen steroid bu çılgın savunma yanıtını baskılamak, kan sulandırıcılar ise pıhtı oluşumu engellemek ve tedavi etmek için kullanılıyor.

Genellikle bacaktaki bir toplardamarda oluşan pıhtı kan dolaşımı ile akciğere ulaşarak akciğer embolisine neden olur. Nadir de olsa akciğer damarlarında spontan pıhtılar oluşabilir. Kovid geçirenlerin yaklaşık %20’sinde bu pıhtılar görülür. Yaşlılar, aşırı kilolular, hareket kısıtlılığı olanlar, sigara içenler, daha önce pıhtı nedenli hastalık geçirenler, şeker, böbrek hastaları, kanser hastaları, kalp veya akciğer yetmezliğinde olanlar riskli gruplardır.

Kovid Enfeksiyonunda ya da Sonrasında Ani Başlayan Nefes Darlığı, Batıcı Karakterde Göğüs Ağrısı veya Kanlı Balgama Neden Olan Öksürük Gibi Şikayetlerde Acil Servise Başvurulmalıdır.

Akciğer embolisi hızla tanı konulup tedavi edilmezse yeterli oksijen alamayan diğer organlarda oluşan zarar, hayatı tehdit eder. Akciğer embolisi tedavi edilmezse ölüm oranı yüzde 30’lardadır. Tedavi ile bu rakam yüzde 2’lere iner. İyileşme haftalar veya aylar sürebilir. Çoğunlukla tedavi ile tam iyileşme sağlanır. Kovid enfeksiyonunda ya da sonrasında ani başlayan nefes darlığı, batıcı karakterde göğüs ağrısı veya kanlı balgama neden olan öksürük gibi şikayetlerde acil servise başvurulmalıdır.

Her 25 akciğer embolisi geçiren hastadan 1’inde akciğer damarlarının içindeki pıhtılar erimeyip kronikleşerek akciğere giden damarlarda tıkanıklığa yol açabilir. Artan farkındalık ve yaşadığımız pandemi süreciyle beraber tıkanma ile oluşan kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH) hastalığının önümüzdeki yıllarda artabileceği ön görülmektedir. Halk arasında pıhtıya bağlı akciğer tansiyonu olarak da bilinen KTEPH’te tıkanıklık sonucu akciğer hipertansiyonu gelişen bu hastalarda akciğer yetmezliği ve sağ kalp yetmezliği oluşur. KTEPH hayatı tehdit eden ölümcül bir hastalıktır.

KTEPH, Doğru Tanı ve Zamanında Tedavi Ölümcül Olmayabilir.

Kovid sonrası akciğer embolisi geçiren ilerleyen nefes darlığı olan hastaların KTEPH yönünden incelenmek için doktora başvurması önemlidir. Hastaların çok geç olmadan doğru tanı alması ve erken zamanda tedavi yapılan merkezlere ulaşması hayat kurtarıcıdır. KTEPH öldürebilen ancak erken tanı ile tedavi edilebilen bir hastalıktır.

KTEPH tanısı alan hastanın hayatını sağlıklı geçirebilmesi için tek ve etkin tedavi pulmonerendarterektomi ameliyatıdır. Türkiye’de bu ameliyatları başarı ile gerçekleştiren kliniklerden biri olan Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nin Eğitim Görevlisi

Prof. Dr. Gökçen Orhan yaptığı açıklamada, “Bu ameliyat sonrası hastaların % 90’ı akciğer yüksek tansiyonundan tamamen kurtulur. Kalp yetmezliği hızla geriler. İlaç ve balon tedavisi, ameliyat yapılamayan ya da ameliyat sonrası tekrarlayan hastalarda tamamlayıcı tedaviler olarak ülkemizde mevcuttur. Teknik olarak zor ve uzun bir ameliyat olan Pulmoner Endarterektomi bu konuda uzmanlaşmış kalp ve damar cerrahları tarafından yapılmalıdır.” dedi.

Ameliyat, hastaların kalp-akciğer cihazına bağlanması ile vücut ısılarının 20 dereceye kadar soğutularak dolaşımın tamamen durdurulması ile sağlanır. Böylece kansız ortamda akciğer damarlarındaki kronikleşmiş pıhtıların temizlenmesi için uygun koşullar sağlandığını aktaran Prof. Dr. Gökçen Orhan; “Türkiye sağlık sistemindeki yasa ve yönetmeliklerine göre kalp akciğer makinası kullanımı ve hastanın soğutularak dolaşımının durdurulması ile ameliyat yapma yetkisi Kalp ve Damar Cerrahlarına aittir. Ameliyat öncesi ve sonrası hastanın takibi ilgili branşlardaki hekimlerden oluşan uzman ekiplerce yönetilmelidir.

İlgili tüm hekimlerin özellikle Kardiyolog ve Göğüs Hastalıkları uzmanlarının ilerleyici nefes darlığı olan hastalarda KTEPH’ten şüphelenmeleri, doğru ve erken tanı için hastaları KTEPH merkezlerine yönlendirmesi önemlidir.” diye konuştu.