Paris’te sosyal haklar çalıştayı

Paris’te sosyal haklar çalıştayı

Fransa’nın Strazburg kentinde, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Helene Flautre’un başkanlığında Avrupa Parlamentosu ile TBMM işbirliğiyle “Türkiye’de Sosyal ve Sendikal Haklar” konulu çalıştay düzenlendi.

Çalıştayda açılış konuşması yapan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Afif Demirkıran, Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin daha ileriye gidebilmesi için Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Helene Flautre ile sık sık bir araya geldiklerini belirterek, sosyal politikalar ve istihdamla ilgili 19. faslın bir an evvel açılması gerektiğini kaydetti.

Demirkıran, 2006’dan bu yana ancak 14 fasıl açılabildiğine vurgu yaparak, “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlıklı 22. faslın açılışıyla ilgili de Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’a teşekkür etti.

Beklentilerinin yeni fasılların da açılması yönünde olduğuna işaret eden Demirkıran, Eş Başkan Flautre’un, açılış kriteri olmayan Türkiye’deki reformları daha ileriye götürebilecek fasılların açılması için mücadele verdiğini ifade etti.

Demirkıran, dünyanın ekonomik krizle uğraştığı 2013’te Türkiye’nin işsizlik oranını da tek haneli tutmayı başardığını söyledi.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kayıt dışı istihdamla mücadelesi sonucu kayıtlı çalışanlarda 1 milyonluk bir artış olduğunun altını çizen Demirkıran, bu süreçte Türkiye’nin AB üyesi birçok ülkenin müzakerelerini son ana bıraktığı 19. faslın ilgili mevzuatının büyük bir çoğunluğunun AB müktesebatıyla uyumlulaştırıldığını dile getirdi.

Demirkıran, “19. faslın görüşmeye açılması durumunda müzakerelerin çok kısa sürede tamamlanacağı inancında olduğunu” kaydetti.

-“11 milyon 600 bin sigortalı işçiden sadece yüzde 8,8’i sendikalı”-

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da Türkiye’de sendikal hayata yeni bir soluk getiren Sendikalar Toplu Sözleşmesi Yasası’nın bazı eksiklerine rağmen önemli bir kazanım olduğunu kaydetti. Hükümetin farklı görüşleri de dinleyerek yasa konusunda uzlaşmayı tercih etmesinin bir başarı olduğunu anlatan Arslan, yasayla ilgili sürecin devam ettiğini bildirdi.

Türkiye’nin endüstriyel ilişkiler modelinin olmamasını çok büyük eksiklik olarak gördüklerini ifade eden Arslan, Türkiye’nin her şeye rağmen Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarında bir endüstriyel ilişkiler modelini hayata geçirmek için çarba sarf ettiğini ancak bu süreçte zorlandığını söyledi.

 

Arslan, şöyle devam etti: “Türkiye değişiyor, büyüyor, gelişiyor, ekonomik yönden ciddi adımlar atıyor. Kriz döneminde önemli işler başarmış. Makro ekonomik dengelerimiz dışarıdan bakıldığında olumlu ama endüstriyel ilişkiler sistemimiz Kamboçya’dan, Afrika’dan geri. Dengeler bozuk. İşçilerin temsil krizi var. 11 milyon 600 bin sigortalı işçiden sadece yüzde 8,8’i sendikalı. Yüzde 92’lik bir rakam ne yazık ki yasal olarak temsil edilemiyor. Bu temsil krizinin getirdiği sorunlar var. Sendikaları tabiri caizse takmıyorlar. İşverenler de ciddiye almıyor. Çünkü temsil gücümüz 3’e bölünmüş durumda, ciddi bir temsil sorunumuz var.”

İşverenlerin de sendikalarla ilgili ön yargılarını kırılamadıklarının vurgulayan Arslan, küresel sermayenin tüm imkanlarından yararlanan işverenlerin, Türkiye’nin çağdaş bir endüstriyel ilişkiler sistemine sahip olmasını istemediğini savundu. Arslan, Türkiye’nin bir pazar ekonomisi olması için uğraşan işverenlerin çelişki içinde olduğuna işaret ederek, bu çelişkiyi aşmak için çaba sarf etmeleri gerektiğinin altını çizdi.

-“Biz bardağın dolu tarafına bakmak istiyoruz”-

Yeni yasa konusunda iyimser olduklarını dile getiren Arslan, “Elimizde bir bardak var ve biz bardağın dolu tarafına bakmak istiyoruz. Tabi ki bardağın boş tarafına da bakacağız. Ona da bakan arkadaşlar var, onlara da saygı duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, yasanın eksiklerinin yanında büyük kazanımlar sağladığına vurgu yaptı. Yasayla sendika temsilci ve yöneticilerine sağlanan güvenceye de değinen Arslan, söz konusu kişilerin sendikal faaliyetlerinden dolayı, herhangi bir sebep olmaksızın işten çıkarılmalarının, cezalandırılmalarının ya da iş yeri değiştirmelerinin önünün kapandığını söyledi.

Arslan, işçi üyeliklerinde noter şartının kaldırılmasının da çok önemli bir gelişme olduğunu dile getirerek, 7 Kasım’dan itibaren işçilerin e-devlet üzerinden sendikalara üye olabildiğini belirtti.

Hak-İş Genel Başkanı Arslan, daha önce yüzde 10 olan sosyal komite üyelerine getirilen barajın yüzde 1’e indiğini ama yine de yeterli olmadığını ve sendikal hayatı olumsuz etkilediğini belirterek, “Hak-İş olarak sıfır baraj istiyoruz, baraj sistemini toptan masaya yatırmak lazım” diye konuştu.

-“19. faslın açılış kriterleri değil kapanış kriterleri esas alınsın”-

Sendikal hayatla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapıldığına ve eksiklerin giderilmeye çalışıldığına vurgu yapan Arslan, Avrupa Birliği’nin de bu sürece destek olması gerektiğini söyledi. Yakın zamanda Brüksel’de Türk-İş, TOBB ve TİS ile ortak bir deklarasyon yayımladıklarını dile getiren Arslan, şöyle konuştu:

“Biz Türkiye’deki çalışma hayatıyla ilgili yasal düzenlemeleri yaptık, eksiklerimiz var ama bunların giderilmesi konusunda çabalar da var. Bu çabalar ışığında 19. faslın açılış kriterleri değil kapanış kriterleri esas alınsın. Dolayısıyla ’19. faslın açılması sağlansın ama kapanış kriterleri olarak bu eksiklerin düzeltileceği yeni bir yasal çalışma yapılsın’ şeklinde ortak deklarasyon yayınladık Brüksel’de. Bu deklarasyonumuzun AB kanadı tarafından ciddiye alınmasını istiyoruz. Çünkü burada Türkiye’nin AB’ye girememesinin en büyük faturasını biz ödüyoruz.”

Türk-İş Konfederasyonu’ndan Vedat Bilgin ise Türkiye’nin son 15 yılda demokratik anlamda büyük mesafeler kat ettiğini ve sivil hakları geliştirdiğini söyledi. Buna rağmen hala küçük işletmelerde sendikalaşma sorunu olduğuna dikkati çeken Bilgin, yapılan değişikliklerin ehemmiyetinin farkında olduklarını ancak hala yolun başında bulunduklarını belirtti.

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu da kadınların iş gücüne katılımı konusunda çalışmalar olduğunu ancak hala Türkiye’de kadın emeğinin işveren ve sermaye açısından daha ucuz ve güvencesiz iş anlamına geldiğini söyledi. Bugün kadının iş gücüne katılım oranının yüksek görünmesine rağmen eşit biçimde olmadığını belirtti.

KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul ise 1980 sonrası ilk sendikal faaliyeti KESK’in başlattığını ve bunun sonucunda birtakım yasal kazanımlar elde edildiğini ifade etti. Bugün kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin sendikacılığın da önüne büyük bir engel olduğunun altını çizen Tombul, daha bu konuda çok yol alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

İki oturum olarak düzenlenen çalıştaya Avrupa Parlamentosu ve Türkiye’den birçok milletvekili ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.