Paraya ve sermayeye karşı olan Mandıra Filozofu sigortaya da karşı mı?

Paraya ve sermayeye karşı olan Mandıra Filozofu sigortaya da karşı mı?

Aranan Adam ile on binlerin, Mandıra Filozofu ile milyonların sevgilisi oldu.Yapımcılığı da denedi, “parayla pulla işi olmayınca” kaçınılmaz olarak iflas etti! Ama pes etmedi. Müfit Can Saçıntı, güldürürken düşündürmeye devam ediyor…

ABDULLAH ÇETİN/AKILLI YAŞAM DERGİSİ

İdealist, işçi ve köylü dostu Muhittin Astsubay, oğlunun doktor olmasını, köy köy dolaşıp insanları ücretsiz tedavi etmesini hayal ediyordu. Hatta ona bu iş için bir cip alacağını vaat etmişti. İlginçtir, küçük Müfit’in hayalinde ise ayakkabı boyacılığı vardı. 6-7 yaşlarındayken fırsat buldukça soluğu ayakkabı boyacılarının yanında alıyor, saatlerce onları seyrediyordu. Babası, baktı vazgeçmiyor ona bir boya sandığı aldı, evdeki ayakkabıları boyasın da hevesini gidersin istedi. Ama o illa gidip ayakkabı boyayarak para kazanıp eve ekmek getirecekti!

Askeri lojmanda oturuyorlar, konu komşu ne der? Muhittin Astsubay ailesini geçindiremiyor mu? Annesinin yalvarıp yakarmasına, engelleme çabalarına rağmen inatla takmış boya sandığını omzuna 3 gün ayakkabı boyamış. İlk kazandığı parayla eve ekmek, annesine de çok sevdiği duttan almış. Sonuçta eve ekmek getirmiş ya!

Müfit, o döneme ilişkin anılarını şöyle anlatıyor: “Babamın astsubay olması nedeniyle çok parçalı bir çocukluk geçirdim. Mesela ilkokulu altı ayrı yerde okudum. Hem çok çocukluk arkadaşım var hem hiç çocukluk arkadaşım yok. Hepsi uzaklara dağılmış durumda. Bu durum mutlaka hem karakterimi hem içinde bulunduğum eserleri etkilemiştir. Ama babamın dünyaya bakış açımın şekillenmesindeki etkisi tartışılmaz.”

PELTEK MÜFİT’TEN ARANAN ADAM’A…

Müfit, bir başka çocukluk hayali olan tiyatroyla İstanbul’da, Kartal Lisesi’nde okurken tanışıyor. 1980’li yıllar, OHAL dönemi. İşçi Kültür Derneği bünyesinde Kartal Sanat İşliği adı altında bir tiyatro grubu kuruluyor. Müfit tiyatroyu çok seviyor ama bir sorun var, o peltek! Ama aşk işte, “Oynayamasam da ayak işlerini yaparım” demiş…

İşçiler ve okuldan arkadaşlarıyla birlikte metruk bir kayıkhaneyi 90 kişilik tiyatro evine çeviriyorlar. Kışın çalışmayan çay bahçesinden sandalye alıyor, suntadan elleriyle tiyatro sahnesi yapıyorlar. Mahalledeki işçiler ve dar gelirli vatandaşlar için ücretsiz tiyatro gösterisi sunuyorlar. Yönetmen İsmail Işılsoy, Müfit’in azminin yanı sıra içindeki ışığı da görmüş olacak ki “Godot Geldi” oyununda önemli rollerden birini ona veriyor…

Liseden sonra konservatuara gidip güzel sanatlar okumak istiyor Müfit. Ancak arkadaşları “Oğlum boşuna uğraşma, seni pelteksin, kabul etmezler” deyince İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu macerası başlıyor. Üniversite yıllarında Yarın, Genç İnsan, Otomobil ve Boom Müzik dergilerinde çalışıyor. Son sınıftayken TRT’de çalışma fırsatı bulunca üniversiteyi bırakıyor. Daha sonra çıkarılan aflardan da yararlanmıyor.

Senaristlik macerası ise bir gazete ilanıyla başlıyor. “Yetiştirilmek üzere genç yazar adayları aranıyor” ilanını veren Levent Kırca’dır. Başvuran binlerce aday arasından beş kişi seçilir. Levent abisi sözünü tutar ve o beş genci yazar olarak yetiştirir. Böylece Müfit, dönemin efsane televizyon programı Olacak O Kadar için senaryo yazarlığı yapmaya başlar. “Çırağıyım” dediği Levent Kırca ile 10 yıl kadar birlikte çalışır.

1993’te atv’nin kuruluşunda geliştirme grubunda görev alır. Dönemin büyük bir ajansında 40 gün kadar metin yazarlığı yaparak bu alana da bulaşır. Onat Kutlar’ın yönlendirmesiyle televizyon için bir gerilim filmi senaryosu teklifi alır. Ancak Kutlar’ın hunharca katledilmesiyle bu proje yarım kalır.

Müfit’in “beyaz cam” macerası, Kanal 6’nın kült programı “Aranan Adam” ile 1996 yılında başlar. İzleyenler hatırlayacaktır, jenerikte sunucu için “İsmini açıklamak istemeyen bir sunucu”, yazar için de “Patlıcan Saçıntı” yazardı. Asparagas haberleriyle, medyatikliğe ve tüketim toplumuna karşı keskin hicivleriyle dikkat çeker Aranan Adam. “Kaçın sakırmayın” gibi söylemler izleyicilerin diline pelesenk olur.

Popüler olmaya “karşı” olan Müfit’in reyting kaygısı da yoktur. Kanal 6’nın en popüler üç yapımından biri olsa da genel izlenme oranları düşüktür. Müfit de bunu “Reytingimiz 0.3, teessüfler Türkiye” sözleriyle hicveder.

İstemese de popüler olan Müfit’e o sıralarda yeni kurulan Star TV’den teklif gelir. Aldığının üç katı kadar ücret ve çok daha iyi sahne koşullarıyla… Ama o kendine fırsat verenleri kırmamak adına bu teklifi reddeder. 18 bölümün ardından program biter.

“BU KIZ BANA BAKMAZ” DEDİ, 22 YILDIR EVLİLER

Müfit sinemayla 1997 yılında, yönetmenliğini Ersin Pertan’ın yaptığı Kuşatma Altında Aşk filminde tanışır. Mütevazılığı yüzünden az kalsın o rolü kaçırıyormuş. Pertan’ın teklifine, nezaketen “Ama ben oyuncu değilim ki” diye cevap vermiş. O da “Siz oyuncu olmayabilirsiniz ama ben yönetmenim, bırakın da sizin oyuncu olup olamayacağınıza ben karar vereyim” demiş. İncelik düşünürken kabalık yaptığını anlamış böylece…

1998’de Levent Kırca ve ekibinin rol aldığı 3 Baba Hasan oyunu için Yaşar Arak ve Hüsnü Özçetin’le birlikte senaryo yazar Müfit. Yurtiçi ve yurtdışında kapalı gişe oynar bu oyun…

2000 yılında Çiğdem ile evlenir. Çiğdem’in ablasıyla arkadaşlarmış. Bir gün dönemin popüler mekanı Kemancı’da karşılaşmış onla ve ilk görüşte aşık olmuş. Pelteklikte olduğu gibi bu konuda da özgüven sorunu yaşayıp “Bu kız bana bakmaz” demiş ama sonuçta evlenmişler. Bu işe en çok annesi şaşırmış. Çünkü yıllardır evlen evlen diye başının etini yiyormuş. Tam annesini evlenmeyeceğine ikna etmişken bu kararı alması sürpriz olmuş. 2002’de de kızları Duru dünyaya gelmiş. Sonuçta 22 yıldır yürüyen mutlu bir evlilik ve çok sevilen bir evlat…

Özel hayat hakkında da mütevazı konuşuyor Müfit: “Sıradan bir aile hayatım var. Kızımla ilgili bakış açım şu: Ben onun sahibi değil babasıyım. Onun hayallerini gerçekleştirmesine destek olmak babalık görevim.”

NE KADAR MANDIRA FİLOZOFU?

Müfit yazıp çizmeye, oynamaya devam eder. Zihni Sinir Projeleri, Şakamera, Şakkadank, Yakaladık Şakaladık televizyon programları için metin yazarlığı, yönetmenlik, oyunculuk yapar. “Yetiştirilmek Üzere Amerikan Ajanı Aranıyor” gibi gazete ilanları vererek yüzlerce “kurban” toplayıp 500’ün üzerinde şakaya imza atar.

Dizi oyunculuğu kariyeri ise 2011 yılında Çocuklar Duymasın ile başlar. Dizinin sekizinci yılında önce senaryo ekibine dahil olur. 1 yıl sonra da yapımcı Birol Güven yeni karakter “Mustafa Ali” için uygun karakter bulamayınca kendini yine ekran önünde bulur.

Birol Güven ile ortaklığı onu yine bir fenomen haline gelen Seksenler’in yönetmenliğine taşır. Tam 183 bölüm bu popüler diziyi yönetir. Ardından yine bir MinT yapımı olan Doksanlar’ın da ilk iki bölümünü yönetir.

Müfit’in perdenin hem önüne hem de arkasında olduğu ilk film projesi ise Mandıra Filozofu olur. Ama bu kez senaryoyu Birol Güven yazmıştır. Rasim Öztekin’in de başrol oyuncuları arasında yer aldığı film 1 milyonun üzerinde izleyiciye ulaşır. Televizyon ekranlarında 50’nin üzerinde tekrarlansa da hala ilgiyle izlenmeye devam ediyor. Mandıra Filozof’un 1 yıl sonra çekilen devam filmini ise 500 binin üzerinde kişi salonlarda izler.

Peki Aranan Adam ve Mandıra Filozofu karakterleri gerçek hayatıyla ne kadar örtüşüyor? Müfit’in yanıtı şöyle: “Aranan Adam’da zaten kendim olarak kamera karşısına geçiyordum. Gençliğin etkisiyle daha hınzır, daha absürt bir tarzım vardı. Mandıra Filozofu, Çocuklar Duyması’nda yer alan bir karakterken dizinin senaryo yazarlarından biriydim. Özellikle kendi yazdığım bölümlerde kendi düşüncelerimi inançlarını ve bazı karakter özelliklerimi senaryoya katıyordum. Tabii ‘Bu karakterler yüzde 100 benim’ diyemem ama espri ve abartıları bir kenara bırakırsak gerçek kişiliğimden ve düşüncelerimden izler taşıyor.”

“KİMSE BANA YENİ FİLM VAR MI DİYE SORMASIN!”

Herkes Müfit’in Mandıra Filozofu rolüyle zengin olduğunu düşünüyor. Gerçi oyuncu olarak fena bir kazanç elde etmez ama aslan payının yapımcıya gittiği bir gerçek. Ama Mandıra Filozofu ne kadar sanal bir karakter olsa da Müfit, onun dediği gibi paraya karşı! Parayı tutmak yerine en iyi bildiği işte kullanmaya karar veriyor, üstüne bir de borçlanarak “Yaşamak Güzel Şey” filmine soyunuyor. Ama film gişede çıkılınca parasal anlamda da “soyunuyor” yani iflas ediyor!

Hala da o borçları ödemeye çalışıyor ama bırakmaya niyeti yok. O bir yazı işçisi ve yazmaya, oynamaya devam ediyor. Salgın döneminde 100 bin lira kadar harcayıp “Maskeler de Düşer” adlı bir film çekiyor mesela. Malum, salonlar kapalı. Kapalı devre bir video platformuyla anlaşmış. 40 bin kişi izlese maliyeti çıkacakmış. Ama gel gör ki sadece 585 kişi izlemiş! Bağımsız bir sinema için çıkılan yol böylece “Kimse bundan sonra yeni film var mı diye sormasın” sözüyle son bulmuş.

Dediğimiz gibi pes etmek yok, üretmeye devam. Salgın nedeniyle sinema projelerini askıya almış. “Onun yerine roman yazıyorum, sahne gösterileri yapıyorum” diyor.

Bağımsız sinema demişken, Müfit’in 2016 yılında yazdığı “Kahrolsun Şey” adlı senaryonun, ABD’de düzenlenen 21. Bağımsızlar Buluşması Film Festivali’nde “Onur Mansiyonu”na değer görüldüğünü belirtelim.

“BU DÜNYADAN GÖZÜ AÇIK GİTMEM”

Müfit’in yapım şirketi, şimdilerde 11 metrekarelik bir odada yaşam savaşı veriyor. Ama o “Karamsarlık benim için bir lüks” diyor. Kapitalizm karşıtı, romantik sosyalist bir sanatçı olarak, “güldürürken düşündürme” geleneğinin inatçı temsilcisi olmayı sürdürüyor.

Peki Mandıra Filozofu gibi küçük bir kıyı kasabasında yaşama hayali var mı? Ünlü olmak, herkesin ilgisine, sevgisine mazhar olmak nasıl bir duygu? “Başlarda sokakta tanınınca, sevgi ve övgü sözleri duyunca mahcup olup terliyordum ama artık alıştım sayılır. Üç beş yıl sonra ben de kulübede olmasa bile bir köyde yaşamayı hayal ediyorum” diyor.

ÖZEL SAĞLIK SİGORTASINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAMIŞ, EŞİNİN BES’İ VAR

Röportajı Akıllı Yaşam için yapınca sigortayı sormamak olmazdı. Müfit’in sigortayla ilişkisi nasıl? Kendisi ve ailesi için özel sigortalar, bireysel emeklilik sözleşmesi yaptırmış mı? “Evliliğimin ilk yıllarında hepimize özel sağlık sigortası yaptırıyordum. Ancak o dönem uygulamalardan kaynaklanan memnuniyetsizliklerim oluştu. Memnuniyetsizlikler giderek artınca özel sağlık sigortası yaptırmayı bıraktım. Şu an eşimin bireysel emeklilik sözleşmesi var, onu da daha geçen yıl yaptırdık” diyor.

 Not: Müfit Can Saçıntı, benim gibi o da okula (İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu) sık uğramasa da en yakın üniversite arkadaşlarımdan biriydi. Maalesef salgın ve onun yoğun turneleri nedeniyle bu röportajı yüz yüze yapamadık. Burada anlatılanların bir kısmı, kendisiyle yazılı olarak yaptığımız soru-cevaplardan oluşuyor. Bir kısmı da Armağan Çağlayan’ın YouTube kanalı 196sekiz (Dur Bi Dinle) için Müfit ile yaptığı röportajdan alıntılar içeriyor.

YÖNETMENLİK YAPTIĞI FİLMLER

Maskeler de Düşer (2020)

Babamın Ceketi (2018)

Yaşamak Güzel Şey (2017)

Mandıra Filozofu İstanbul (2015)
Mandıra Filozofu (2014)

YÖNETMENLİK YAPTIĞI DİZİLER

(2013 – 2014) Doksanlar (2 bölüm)
(2011 – ) Seksenler

TİYATRO OYUNLARI

Keloğlan He-Man’e Karşı
Hangi Yüzle
Üç Baba Hasan
Öteki Türkiye

OYUNCULUK YAPTIĞI FİLMLER / DİZİLER

2020 – Maskeler de Düşer

2018 – Babamın Ceketi
2017 – Yaşamak Güzel Şey
2015 – Mandıra Filozofu İstanbul
2014 – Mandıra Filozofu
2010 / 2012 – Çocuklar Duymasın
2011 – Seksenler
1997 – Kuşatma Altında Aşk

SENARYOSUNU YAZDIĞI FİLMLER / DİZİLER

2020 – Maskeler de Düşer

2018 – Babamın Ceketi
2017 – Yaşamak Güzel Şey
2013 – Çocuklar Duymasın

2012 / 2014 – Seksenler
2012 – Zengin Kız Fakir Oğlan
2011 / 2012 – Arka Sıradakiler

2010 – Bana Bunlarla Gel
2007 – Hayat Apartmanı
2005 – Emret Komutanım
2004 – Biz Boşanıyoruz
2004 – Şöhretler Kebapçısı
2002 – Şeytan Bunun Neresinde
2001 – Son
1998 – Güldüren Cazibe