Sigortacılar ralliden uzak duruyor

Sigortacılar ralliden uzak duruyor

“Büyüyünce ne olmak istersin” diye sorduklarında siz hangi cevabı vermiştiniz? Doktor, avukat, hakim, kaymakam, vali, hemşire, mimar, mühendis…

Oysa gerçekte hayallerinizi ünlü bir şarkıcı, film yıldızı ya da şampiyon bir sporcu olma fikri süslüyordu değil mi? Peki kaçınız bu hayallerini gerçekleştirebildi? İşte Volkan Işık, çocukluk hayalini gerçekleştirebilen nadir insanlardan biri…

Çok küçük yaşlarda başlamış Işık’ın motorsporları aşkı. Çekirdekten başladığı otomobil yarışları adeta yaşama nedeni haline gelmiş. Tatmadığı başarı kalmamış. Dünya Ralli Şampiyonası’nda puan alan, Avrupa’da ralli kazanan tek Türk sporcu olmuş. 25 yıllık yarış kariyerinde Avrupa Ralli Şampiyonası ikincilik ve üçüncülükleri; Dünya Ralli Şampiyonası altıncılık, yedincilik, onunculukları; iki kez de Türkiye Ralli Şampiyonluğu bulunuyor…
46 yaşındaki Volkan Işık, yarış hayatına resmi olarak nokta koymuş değil. “Heyecan verecek büyük bir proje olursa hiç düşünmeden kabul ederim” diyor…

Çocukluk hayallerinin peşinden giden, hayatını adadığı otomobil yarışlarında Türkiye’nin en başarılı sporcusu olan Volkan Işık, bu alanda edindiği tecrübelerini iş hayatına da aktarıyor. Yarış otomobili ve yarış lastiği tasarlayıp üretiyor, ileri sürüş eğitimleri veriyor, otomobil yarışları organize ediyor, yarışçı yetiştirip takım yönetiyor…

Unutmadan, bir başka çocukluk hayali oyunculuğu da ihmal etmemiş Volkan Işık. Bir yandan da tiyatro eğitimi alıyor. Bir de geçmişte ciddi olarak ilgilendiği, ancak sonradan küçülttüğü sigortacılık işi…

Kurduğunuz şirketlere bakınca, otomobil yarışlarındaki tüm deneyiminizi iş hayatına da aktarmayı amaçladığınız görüyoruz. Önce grubunuz bünyesindeki şirketleri kısaca tanıyabilir miyiz?

Volkan Işık Akademi, eğitimler ve organizasyon konusuna odaklanmış birimimiz. Bu akademi bünyesinde bir de carting pistimiz var.
İlk kuruluşumuz Delta Spor bünyesinde bir yarış garajımız bulunuyor. Yarış otomobillerine servis hizmeti veriyor, yarış organizasyonları düzenliyor.
Yarış lastikleri, yarış malzemeleri, go-kart yarış malzemeleri, yarış ekipmanları pazarlayan şirketimizin adı Limit Car & Tyres. Bu şirketimiz aynı zamanda Volkicar araçlarımızı da satıyor.

Luce Halka İlişkiler şirketimiz, grubumuzun yanı sıra dışarıya da PR, pazarlama iletişimi, etkinlik danışmanlığı, sponsorluk yönetimi gibi hizmetler veriyor. V Medya ise TV kanalları için otomobil programları da hazırlayan prodüksiyon birimimiz…

İletişimden prodüksiyona, servisten üretim ve organizasyona bu şirketlerimizin hepsi birbirine bağımlı ve birbirini tamamlayan düzenler. Otomobil kökenli özel işler yürütüyoruz. 30 civarında çalışanımız var.

Volkan Işık Akademi’yle sürüş eğitimleri de veriyorsunuz. Türkiye’de otomobil kullanımıyla ilgili alışkanları nasıl buluyorsunuz? Sizce bu konuda yeterince bilinçlenme var mı?

Ülkemizde otomobil sayısındaki hızlı artışa bağlı olarak otomobil kullanımı konusundaki bilincin de artması gerekiyor. Otomobil satışlarındaki artışa bağlı olarak bilincin artması beklenir. Ancak daha yavaş ilerlediğini görüyoruz.
Biz otomobil sporlarından edindiğimiz bilgileri, tecrübeleri günlük hayata aktarabilmek, insanlara fayda sağlamak amacıyla Volkan Işık Akademi organizasyonunu oluşturduk. Bireysel eğitimlerin yanı sıra kurumlara yönelik eğitimlerle daha geniş kitlelere ulaşma imkânı buluyoruz. Şimdiye kadar 20 bine yakın insana bilinçli otomobil kullanımıyla, sürüş incelik ve becerileriyle ilgili eğitimler verdik.

Yarış otomobili tasarlayıp üretiyorsunuz. Volkicar projesi ne durumda?
Otomobil sporlarından edindiğimiz deneyimleri farklı alanlarda faydaya dönüştürmeyi amaçladık. Bunlardan biri de yerli bir spor otomobili tasarlayıp geliştirmekti. Sonuçta motoru dışında her şeyi Türk olan kopsept bir yarış otomobili tasarlayıp üretmeyi başardık.  
2 yıl içinde 85 adet Volkicar ürettik. Bunların 60 tanesini sattık. 25 tanesini halen kendi bünyemizde kullanıyoruz. Moldova ve Türkmenistan’a da Volkicar ihraç ettik. Şu anda Dubai’ye de ihraç etmek üzere görüşmeler yürütüyoruz. Anlaşma aşamasındayız. Dünya çapında yarışabilecek ekonomik ve eğlenceli bir yarış otomobili üretmeyi amaçladık.

Volkicar’ın fiyatı nedir?

Mevcut yarış otomobillerine göre en makul maliyetli otomobili ortaya çıkardık. Satış fiyatı 14.500 euro. Motoru Yamaha. Diğer bütün parçalarını Türkiye’deki yan sanayi sektöründen temin ediyoruz ve kendi bünyemizde montajını gerçekleştiriyoruz.

Peki herkes bu sporu yapabilir mi? “Caddelerde kapışan gençliği pistlere çekebilmek” için neler yapılması gerekiyor?

Öncelikle bu spor sanıldığı kadar pahalı değil. Uygun fiyata bir yarış otomobili aldıktan sonra ayda 500 lira gibi bir meblağ ayırarak bu sporu yapmak mümkün.

Dediğiniz gibi, özellikle gençler bazı caddeleri yarış pisti olarak görüp kendilerinin ve başkalarının hayatını riske atıyor. Ancak nedense gerek yarışçı gerekse izleyici olarak yarışlara ilgi göstermiyorlar.
İşte biz bu sporu sevdirmek ve yaygınlaştırmak için V1 Challenge adında bir organizasyon başlattık. Şimdiye kadar Tarsus’ta, Bursa’da, Körfez’de, Marmaris’te yarışlar düzenledik. Yarışmalara katılım ve izleyici sayısı açısından son derece başarılı sonuçlar elde ettik. Önümüzdeki dönemde yine Körfez Pisti’nde, Aydın’da, İstanbul’da yarışlarımız devam edecek.

Dünya Ralli Şampiyonası (WCR) daha önce Antalya’da düzenlenmiş, hayli de ses getirmişti. WCR’ın yeniden Türkiye’de düzenlenebileceğini düşünüyor musunuz?

Türkiye’ye daha uzun bir süre Dünya Ralli Şampiyonası’nın geri geleceğini sanmıyorum. Aslında devlet bu konuda yeterli desteği vermişti. Ancak öncelikle Motorsporları Federasyonu’nun dünya otoritesiyle uyumu, ikincisi bütçe problemleri, üçüncüsü de seyirci azlığı ve yaratılan atmosferin dünyadaki diğer bütün örneklere göre düşük olması Türkiye’nin organizasyondan çıkarılmasına neden oldu.

Bütün şampiyonalarda başlanan hiçbir işin devamı getirilemedi. Formula 1, WCR, Le Mans, WTCC, DTM, Master Rally gibi dünya çapındaki, Avrupa çapındaki bütün büyük organizasyonlar daha önce Türkiye’ye geldi ve gitti. Şu anda maalesef Türkiye’de hiçbir uluslararası organizasyon düzenlenmiyor.

Otomobil yarışları zevkli ve heyecanlı olduğu kadar riskli de bir spor dalı… Siz aynı zamanda yarışlar organize ediyorsunuz. Gerek yarışçılar gerekse yarış organizasyonları açısından sigortaya bakışınız nasıl?
Belki şaşıracaksınız ama sigortanın benim hayatımda önemli bir yeri var. Sigorta merakım hep vardı. Uzun süre sigortacılık yaptım. Boyutunu küçültsek de hala acentelik şeklinde sigortacılığı sürdürüyoruz. Uzun yıllar AXA ve Finans Sigorta ile çalıştık. Sigorta tecrübem var. AXA Oyak, 2000 yılında yarışlarda benim sponsorum olmuştu…
Doğal olarak kendimin, ailemin, bütün şirketlerimizin, çalışanlarımızın gerekli tüm sigortaları var. Düzenlediğimiz organizasyonları (V1 Challenge gibi) ise üçüncü şahıslara karşı sorumluluk açısından sigortalatıyoruz. Yarışçılar da kendilerini ve otomobillerini sigortalatıyor.

Dünyada ve Türkiye’de yarış sigortacılığı ne durumda?
Yarış sigortacılığı dünyada çalışan, işleyen bir sistem. Türkiye’de ise henüz çalışmaya, işlemeye zorlanan bir sistem. Zamanın da yarış otomobilleri sigortacılığını hayat geçirmeye çalıştık. Ancak sigorta şirketlerinin bakış açısına göre farklı formüller geliştirmek ve o formüllere göre Türkiye’ye uyarlamak gerekiyor. Otomobil sporları kültürümüz farklı. Avrupa’da spor düzeni ve spor sigortacılığı çok daha farklı bir düzene göre ilerliyor. Bu yüzden Türkiye’de zorlandık. Ne yarışçı bu anlamda rahat etti ne de sigortacı istediği sonucu elde edebildi. Dolayısıyla gelişemedi. Sporun inişli çıkışı trendi de gelişime müsaade etmedi.

Sigorta yaptırmakta zorlandığınız oluyor mu?
Evet, her şirket bu sigortaları yapmıyor. Çünkü yarış yüksek riski olan bir organizasyon. Oldukça yüksek muafiyetler söz konusu. Hatta sigortacılar, bırakın yarış otomobillerini, artık sokaklardaki çok pahalı otomobillerden bile uzak duruyor.

Köpeğine neden Punto adını koydu?
Hayatını motorsporlarına adayan Volkan Işık’ın başka hobileri, merakları da var elbette. Vurmalı çalgılara ilgi duyuyor mesela. “Evde baterim var. Gerçi eskisi kadar sık çalmaya fırsat bulamıyorum ama arada sırada kulakların pasını siliyoruz” diyor…

Denizi, tekneleri, seyahat etmeyi çok seviyor. Sık sık Ege’de tekneyle açılıyor. Fırsat buldukça İstanbul’da, Adalar’da, Marmara Denizi’nde de tekne kullanıyor.

Hayvanları, özellikle de köpekleri çok seviyor Volkan Işık. Punto adında bir köpeği var. “Neden Punto adını koydunuz” diye sorunca şöyle yanıtlıyor:
“2002 yılında Fiat ile yarışıyordum. Grande Punto otomobilimle şampiyon oldum. O dönemde 2 aylıkken bana gelen köpeğimin adını bu yüzden Punto koydum. Rottweiler cinsi bu köpeğimi çok seviyorum. Fırsat buldukça onunla vakit geçiriyorum.”

Sahnelerde görürseniz şaşırmayın!
Gelelim Volkan Işık’ın bir başka çocukluk hayaline… En büyük çocukluk hayalinden biri otomobil yarışları ise de öteki de oyuncu olmakmış. Şimdi geç de olsa bu hayalini hayata geçirmeye çalışıyor. Müjdat Gezen Tiyatro Okulu’nda tiyatro eğitimi alan Işık, bu uğraşını şöyle anlatıyor:
“Oyunculuk da tıpkı otomobil yarışları gibi çocukluk merakımdı. Tiyatroyu çok seviyorum. Ancak oyunculuk çok ilerisini düşündüğüm bir konu değil. Gerçi yarışlar da böyle başlamıştı ama…
Hayata, olaylara tiyatro gözüyle bakmak bana çok şey öğretiyor. Rallilerde de hayata bakış açısı anlamında çok şey öğrendim. Öyle ki lastik tasarlamaya, otomobil üretmeye kadar vardı bu iş. Tiyatroya da bu gözle bakıyorum. Kendimi daha da geliştirebileceğime inanıyorum.”